22 Aralık 2011 Perşembe

Kartların Dili

                                                                                                              pbase
İnsan her zaman kahraman olmaz ama her zaman insan olabilir.
Benjamin Franklin
**
PERİ MASALI
Çok eskiden günlerden bir gün
seviyordu bir adam bir kadını
çok eskiden günlerden bir gün
seviyordu bir kadın bir adamı
çok eskiden günlerden bir gün
bir kadın ve bir adam
sevmiyorlardı kendilerini seven kadını ve adamı

günlerden bir gün
belki de tek gün
bir kadın ve bir adam sevdiler birbirlerini...
Robert Desnos
**
KARTLARIN DİLİ
Koz oyunlarında; defansta, AS a apel, RUA ya sayı, yerde tekse; preferansiyel apel şeklinde gelişir.
Yine defansta olup, oynayanın koz çekişine uyarken ve löve kaybetmeye neden olmazken verilen markaların anlam taşıdığını ve bu anlamların, defansa mesaj sinyali verdiğini inceleyelim. Örnek:
Rakipler  Pik renginde anlaştılar ve koz pik olan herhangi bir oyunu oynadıklarını düşünelim. Yerde 4 kart kapalı pik olsun. RDV10  gibi. Sizde de  9, 6, 3  pik markaları olsun.
3,6,9  markalarını vermeniz, defanstaki ortağınıza kayda değer ve anlatacak bir şeylerinizin olmadığı anlatır.
3, 9, 6  vermeniz  kalan 3 renkten en büyüğüne preferansiyel apel vermek istediğinizi,
9, 3, 6  vermeniz kalan en küçük renge ilginizin olduğunu,
6, 9, 3  vermeniz de  orta renge ilginiz olduğunu gösterir.
Anlatılmak istenen  şudur: Gözler hep orta kartı esas alacak 3,9,6  en büyüğü;  9,3,6 en küçüğü;  6,9,3 orta kartı anlatıyor. Birinci ve üçüncüde orta kart en büyük olan 9 dur. 3 den 9  çıktığı için, 6 dan 9 çıkandan daha büyüktür.
3, 6, 9 herhangi bir mesaj vermez.
*
Mantık aynı kalmak koşuluyla, markaların anlamlarını değiştirebilirsiniz. Tecrübeler ; bu yöntemin çok yararlı olduğu ve ciddi başarılarda katkı sağladığını göstermektedir.
Koz 2 kartken de; löve kaybetmeyecekseniz, büyük ya da küçük vererek de, bu sinyalizasyonu partnerinizle paylaşabilirsiniz. Buradaki yöntem şöyle olmalı:
 *
2 kart olan koz renginin, küçük büyük verilmesi bir mesaj içermiyor. Önce büyük, sonra küçük verilmesi ise defanstaki ortağına anlatmak istediği bir şeylerinin olduğunu ve ortağının bir kez daha düşünmesi gerektiği sinyalini veriyor.
Defans yaparken, bilinmezlerle karşılaşma olasılığı, genellikle oyun oynayandan daha çoktur. Oynayan, bir problem çözerken ortağının eli bellidir ve yere açılmıştır. Sonuçta  neyi hedeflediğini bilmektedir. Çekincelerini, çözüm yollarını, hedeflerini bilmektedir. Defans yapan da bu olanaklar daha sınırlıdır. Bunun için ortağının apel, defos, sayı, sinyalizasyon mesajlarını iyi anlamalıdır. Bütün bu nedenlerden, oyun temposunu  oynayanın değil, defans yapanların belirlemesini sağlamak yararlı olacaktır. Bu tempo; mesajların daha dikkatli algılanmasını sağlayacaktır.
“Yusuf Ziya Şerifoğlu”

1 yorum:

aysema dedi ki...

Ayy o ayçiçeklerine bayıldım. Küçükken ne çok yerdik taze taze.
İnsan olmak hem çok kolay, hem de çok güç...