BİSİKLET
16 milyon nüfuslu Hollanda'da insandan çok bisiklet var.
18 milyon bisiklet bulunan ülkede bir Hollandalı bisiklet üstünde yılda 917 km'den fazla yol yapıyor.
Amsterdam merkez istasyonunda çok katlı bisiklet otoparkı, her köşede bisiklet parkı alanı var.
Birçok politikacı bisiklete biniyor.
"Akgün Akova"
18 milyon bisiklet bulunan ülkede bir Hollandalı bisiklet üstünde yılda 917 km'den fazla yol yapıyor.
Amsterdam merkez istasyonunda çok katlı bisiklet otoparkı, her köşede bisiklet parkı alanı var.
Birçok politikacı bisiklete biniyor.
"Akgün Akova"
****
ANI
Ölürüm de unutmam
İçin için sözleştik, hiç unutur muyum?
İstanbul’dunuz, evimdiniz, ne güzeldiniz..
Ayrı düştüğümüzü hiç unutur muyum?
Deli misin nesin,
Seni hiç unutur muyum?
*
Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam...
*
Metin Eloğlu 1927 - 1985
****
PAZARLAMA
Profesör, yüksek lisans öğrencilerine pazarlama kavramlarını anlatıyor:
1. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz, yanına giderek "Çok zenginim, evlen benimle "dediniz. Bu, doğrudan pazarlamadır.
2. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz, arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi işaret ederek kıza: " O çok zengin, evlen onunla" dedi. Bu, reklamdır.
3. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp "Çok zenginim, evlen benimle" dediniz. Bu, tele pazarlamadır.
4. Partide büyüleyici bir kız gördünüz, içkisini tazelediniz, çantasını düşürünce aldınız, arabasının kapısını açtınız, küçük bir gezinti teklif ettiniz. "Bu arada ben çok zenginim, benimle evlenir misiniz?" dediniz. Bu, halkla ilişkilerdir.
5. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi, "Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz, benimle evlenir misiniz " dedi. Bu, marka bilinirliğidir.
6. Partide büyüleyici bir kız gördünüz, yanına yaklaşıp "Ben çok zenginim, evlen benimle dediniz. Suratınıza bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geri bildirimidir.
7. Partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Çok zenginim evlen benimle" dediniz. O da sizi kocasıyla tanıştırdı. Bu, arz - talep uyuşmazlığıdır.
8. Partide büyüleyici bir kız gördünüz ama siz bir şey söyleyemeden biri gelip "Ben çok zenginim, evlen benimle" dedi ve kız onunla gitti. Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.
9. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Evlen benimle, ben çok zenginim " diyecekken karınız geldi. Bu, yeni pazarlara girememektir.
Sevinç Emek Tuncalı "denizce"
görsel: flickr
Profesör, yüksek lisans öğrencilerine pazarlama kavramlarını anlatıyor:
1. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz, yanına giderek "Çok zenginim, evlen benimle "dediniz. Bu, doğrudan pazarlamadır.
2. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz, arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi işaret ederek kıza: " O çok zengin, evlen onunla" dedi. Bu, reklamdır.
3. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp "Çok zenginim, evlen benimle" dediniz. Bu, tele pazarlamadır.
4. Partide büyüleyici bir kız gördünüz, içkisini tazelediniz, çantasını düşürünce aldınız, arabasının kapısını açtınız, küçük bir gezinti teklif ettiniz. "Bu arada ben çok zenginim, benimle evlenir misiniz?" dediniz. Bu, halkla ilişkilerdir.
5. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi, "Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz, benimle evlenir misiniz " dedi. Bu, marka bilinirliğidir.
6. Partide büyüleyici bir kız gördünüz, yanına yaklaşıp "Ben çok zenginim, evlen benimle dediniz. Suratınıza bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geri bildirimidir.
7. Partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Çok zenginim evlen benimle" dediniz. O da sizi kocasıyla tanıştırdı. Bu, arz - talep uyuşmazlığıdır.
8. Partide büyüleyici bir kız gördünüz ama siz bir şey söyleyemeden biri gelip "Ben çok zenginim, evlen benimle" dedi ve kız onunla gitti. Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.
9. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp "Evlen benimle, ben çok zenginim " diyecekken karınız geldi. Bu, yeni pazarlara girememektir.
Sevinç Emek Tuncalı "denizce"
görsel: flickr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder