16 Ekim 2012 Salı

Kurnazlık

                                                                                        
Kurnazlık,
geri kalmış toplumlara özgüdür.
Zülfü Livaneli
*****

HAZIRLANDIN DİYELİM
hazırlandın diyelim bir yolculuğa
“bu, yalnızlığı da olabilir” diyor birisi
dayanıklı mısın bakalım
silahın nedir
ilkin asfalt ve beton
bir bakarsın önün ardın su kesilir
yüzme de bilmezsin ayrıca
*
“çocukluktan kalma şeyler bunlar”
diyor matrağa düşkün biri
“nasıl olsa yenilir”
Oysa kavradığım her şeyin adını bilmek
biraz bunaltıyor beni
örneğin bir atom santrali projesi
Hollanda’daki bir caz konseri
öleceğimi biliyorum nasıl olsa
ama gölgemi önüme düşürüyor
güneş önümden gelirken
şaşırıyorum gövdemi
*
matrağa alışkınım aslında ama
ille kayayı delen incir,
suları aşan gemi!
Turgut Uyar
*****
KURNAZLIK ve TOPLUM
Almanya'nın geniş otobanlarında yol alıyorduk. Baktım, otomobiller yavaşlıyor ve yolun iki yanına diziliyorlar, orta şerit boş kalıyor.
Ne olduğunu anlamadım ama biz de öyle yaptık. Beklemeye başladık.
Yolun ortası bomboş ama hiç kimse oraya direksiyon kırmıyor.
Kuyrukta sakin sakin bekliyor.
Biraz sonra durumu öğrendik. İleride bir kaza olmuş, yol tıkanmış.

Böyle durumlarda Alman sürücüler fermuar ilkesini uygular ve iki yana çekilerek yolu polisler, ambulanslar ve çekiciler için serbest bırakırmış.
Gerçekten de biraz sonra o bomboş yoldan polis arabaları ve ambulanslar neredeyse iki yüz kilometre süratle geçip gitti. Önlerinde hiçbir engel yoktu.
Çok geçmeden yol açıldı, bütün araçlar hareket ederek gideceği yere vaktinde ulaştı.
Anlattığım; bir toplu zekâ örneğidir. Alman sürücüler bu toplu zekâya sahip oldukları için sorun daha çabuk çözüldü ve daha çabuk hareket ettiler.
Oysa hepsi tek tek kurnazlık etmeye çalışıp orta şeridi kullansaydı, otobanın tıkanıklığı saatlerce sürerdi ve hepsi zarar görürdü.
*
Bu örnekte görüldüğü gibi durmadan kurnazlık eden bireylerin oluşturduğu bir toplum iyi işlemez.
Çünkü kurnazlık, toplu çıkara, toplu zekâya aykırıdır. Bireylerin, dönen toplum çarkları içinde birer dişli olmayı kabul etmeleri gerekir. Zekâ bunu gerektirir ve çarklar ancak böyle işler.
*
Bir örnek daha vereyim:
Bin kişilik bir sinema salonunda yangın çıktığını düşünün.
Sinema müdürü anons ediyor, kimsenin paniğe kapılmamasını, ilk sıradan
başlayarak salonun boşaltılacağını, böylece herkesin kurtulacağını söylüyor.
Bu plana uyan herkes kurtulur.
Ama seyirciler bir an önce kendi canlarını kurtarmak için kapıya atılırlarsa büyük bir tepişme yaşanır ve üç beş kişi dışında herkes can verir.
*
Organize toplumlarla, geri kalmış toplumların temel farkı buradadır.
Geri kalmış toplumlar kurnaz bireylere, ileri toplumlar ise kurnazlığı aklına getirmeyen ve kurallara uyan yurttaşlara sahiptir.
Demokrasi de ancak böyle toplumlarda yürür.
Öbür türlüsü; en kurnaz olanın başa geçip kendi menfaatlerini toplum
menfaati olarak yutturmasından ibarettir.
Yani bir çeşit diktatörlüktür.
Unutmayın ki her zaman sizden daha kurnaz biri çıkar.
Gülnaz Kaplan “denizce”

3 yorum:

aysema dedi ki...

İnsan okurken bile huzur duyuyor ve keşke bizde de, diyor.

Yazık ki ambulans için güçlükle açılan yolda bazı kurnazlar ambulasın peşine takılıp bekleyenlerin önüne geçiyor, bundan da mutlu oluyor...
Bir kişinin hırsı yüzünden tüm toplum uçuruma sürükleniyor da çoğunluğun ruhu duymuyor...
Teşekkürler paylaşım için.

Gulsen dedi ki...

güzeldi şiir...

yazı ise başucumuza asılası...

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Kurnazlığın geri kalmış toplumlarda, efendilerin kölelerini kandırmak için kullandığını da düşündürdü. Teşekkürler.