24 Nisan 2013 Çarşamba

Sürüleşme


Kardeşsiz el,
ne yaparsa yapsın ikiz düğüm çözemez.
Tuareg Atasözü
**
ÇÖMLEKÇİLİK
Kaba güvercin, kilden küpler,
kalçalarında seni yeterince ifade edemeyen
işaretlerden bir üzünç. Halkım benim,
nasıl da sırtındaki ağrılarla,
dayak yemiş ve küçük düşürülmüş, nasıl da
toplamıştın yapraksız bilgeliği?
Siyah mucize, sihirli madde
kaldırıldı ışığa kör parmaklarca,
toprağın en büyük bilmecesinin lisanını bizim için
açtığı yerdeki önemsiz heykel,
öpüşünde toprağın ve derinin birlikte kaynaştığı
Pomaire fincanı,
balçıktan sonsuz biçimler, küplerden ışık,
benim olan elin biçimi,
beni çağıran bir gölgenin adımı,
gizlenmiş düşlerin karşılaşmasısınız sizler,
seramik, unutulmaz güvercin!
Pablo Neruda
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

(“Evrensel Şarkı”dan)
**
SÜRÜLEŞME
Ergen yaştaki gençlerde görülen bir toplumsal etki var:
‘Balık sürüsü davranışı’.
Birileri bir şey yaptığı zaman hepsinin onu yapmaya koşuştuğu bir davranış kalıgbı.
Bu davranışı en iyi keşfedenler pazarlamacılardır.
Gençleri sürü davranışına iten şifreleri çözerler.

Bir ayakkabı markası.
Bir kahve.
Bir cep telefonu.
Facebook.
Toplu gidilen bir mekan.
Bir içecek.
Bunlardan birisi bir gençlik tutkusu oluverir, gençler de ‘balık sürüsü’ etkisiyle oraya koşarlar.
O, artık neyse bir ürün değildir, bir ‘kimlik’tir.
Pazarlamacı da bundan yararlanır.
Sürüleşme etkisi yalnız gençlere özgü değildir.
Kimi zaman toplumlar da sürüleşir.
Neden mi?
* * *
Sürüleşme ‘ortak kimlik’ kazandırır.
Ortak kimlik, kişiyi bireysel sorumluluktan kurtarır.
Bireysel sorumluluk, taşınması zor bir süreçtir.

Sorgulamaya dayanan zorlu bir süreci göze alacaksınız.
Soracaksınız.
Duraksamadan soracaksınız.
Tabularınız olmayacak.
Sorularınıza kişisel yanıtlar vereceksiniz.
Onaylanmamayı göze alacaksınız.
Bu yanıtların sorumluluğunu üzerinize alacaksınız.
Bu sorumluluğun gereklerini yapacaksınız.
Bedeli varsa -ki her zaman vardır- ödeyeceksiniz.
Kazancınız ‘özgürlüğünüz’ olacaktır.
Özgürlüğün bedeli budur.
Oysa, sürünün özgürlüğü yoktur.
Ama sürünün kendi başına ödediği bir bedel de yoktur.
Elle gelen düğün bayramdır.
Bireysel özgürlüğünü isteyenler,
sürüleşmeye karşı çıkarlar,
bedelini de öderler.
Birey olmanın ya da sürüden biri olmanın ayrımı budur.
* **
Toplumlar ne zaman sürüleşir?
Soru sormaktan korktukları zaman.
Soru sormaktan vazgeçtikleri zaman.
Kendi olmanın bedeli ağırlaştığı zaman.
Ortak kimlikleri bireysel kimliklerinden daha güçlü olduğu zaman.
Bilincin yerine inancı koydukları zaman.
Bireysel sorumluluktan vazgeçtikleri zaman.
Günümüze bakalım.
Toplumların sürüleşme sürecine bakalım.
* * *
Kapitalist pazar ekonomisi toplumları sürüleştirir.
Uluslararası markalar.
Uluslararası ürünler.
Aynı standartta hizmet biçimleri.
Tek tipleşme.
İnsanları sürüye katma yöntemleridir.
Birey sürüye katılır.
Toplum da sürüleşir.
Korkuya dayalı yönetimler de toplumu sürüleştirir.
Nazi Almanya’sı sıradan insanları böyle nazi yapmıştır.
Mussolini İtalya’sı sıradan İtalyanı böyle faşist yapmıştır.
Stalin Rusya’sı insanları birbirinin ihbarcısı yapmıştır.
İdeolojisi inanca dayalı sistemler toplumu sürüleştirir.
Onlara ortak kimlik kazandırır.
Onları kitlesel gücün bilinçsiz bir parçası yapar.
Bütün çağların büyük tehlikesi budur.
* * *
Çözüm mü?
Bilinçli yetkin birey.
Bilince dayalı örgütlü toplum.
Birey sorumluluğuna dayalı, ortak değerler demokrasisi.
Bilime dayalı toplum yönetimi.
Dünya ne yazık ki kapitalist küreselleşmeyi göremiyor.
Çeşitli eksenlerde inanç toplumları yaratılıyor.
Biz görebiliyor muyuz?
Hiç sanmıyorum…

2 yorum:

düşünce bahçesi dedi ki...

sürüleşme, toplumlardan, öteden beri istenen bir yol; bunun için herşey yapılır.
benim anlayamadığım, düşünmek gibi güzel bir şey, insanlara niçin angarya gelir..
"tek tipleşme" bir gün yaratıcısını yer mi acaba diye düşünmeden edemiyorum; zira ortaya yecüc mecüc bir şey çıkacak..

ilginç paylaşımlar için sağolun..

Sabahattin Gencal dedi ki...

Merhaba,
Bir kaç alıntıyla büyük dersler verdiniz.
İnşallah ibret alınır da "keşke" demek zorunda kalmayız.