26 Mayıs 2013 Pazar

Bir Masal İçin Altı Başlangıç

Kıyı dergisinin 2011’de birincisini gerçekleştirdiği
Kıyı-Ruhi Türkyılmaz Şiir Ödülü’nün üçüncüsü,
2013’te şair   Ertuğrul Özüaydın’ın 
“Kalırsa Şiir Kalır”  adlı yapıtına verildi.
***
KALIRSA ŞİİR KALIR
Ellerinle tuttuğun şu yazı iple çektim
sen beklerken sana koştum bu  şiirle
bilirsin şiirle daha hızlı koşarım
Daha dün yaşananı neden unutayım
keşke hep o ağustosta kalsaydık derim
kısacık yeşil eteğinle ağustosa yeşildin
ağaç gibi yeşerirken yeşildi saatlarim
karşılıksız sokağın ellerini tutuyordun
orada sevincime karıştın sevincinle
ömrüme tutundun ki ömrüm sensin
Ertuğrul Özüaydın
***
BİR  MASAL  İÇİN  ALTI  BAŞLANGIÇ
Kırmızı Şapkalı Kız, elinde sepeti, ormandaki kulübesinden çıktı. Büyükannesine elma götürüyordu. Annesi sivri dişli kurttan sakınması için uyarmıştı onu. 
*
Kırmızı Atkılı Kız, cebini bir daha yokladı. Kâğıt mendil satışından kazandığı bütün para oradaydı. Hacer Ana'ya götürmesi gerekiyordu. Atkısını başına sıkıca dolayıp Tarlabaşı'ndan inmeye başladı. Soğuktan korkmuyordu. Onu korkutan, Tinerci Çolak'tı. 
*
Kırmızı Bereli Kız, üniformalı şoförün açtığı kapıdan girip arka koltuğa oturdu. Annesi koca paketi uzattı ona. Şoföre, "Sakın yanından ayrılma," dedi. "Kondular arasında kuduz köpekler cirit atıyormuş." Kızına öfkeyle baktı sonra: "Tutturdun yılbaşında sütanneme armağan götüreceğim diye. Götür bakalım. Köpekler kapsın da gör gününü!" 
*
Kırmızı Poşulu Kız, Harkete'ye doğru yola çıktı. Sırtına attığı heybede süzme yoğurtla yufka vardı. Ninesine götürüyordu onları. Analığı, "Aman ha," demişti, "dağ yoluna vurmayasın. Ahraz Ado'nun eline düşersin." 
*
Kırmızı Sombrerolu Kız, San Antonio'daki kiliseye gidiyordu. Aziz'e adak adamıştı. Şimdi yerine getirecekti onu. Annesi iyileştiği için sevinçliydi. Aynı anda bir gringonun da atına atlayıp kilisedeki altın aziz heykelini çalmak için San Antonio'ya yollandığını bilmiyordu. 
*
Kırmızı Proykalı Kız diyorlardı ona. Uzay mobiline binerken kafasına hep kırmızı bir proyka geçirirdi çünkü. Krysbor gezegeninde tek başına oturur, arada bir Gradzynt'e gider, yakıtı biten yaratıcısına yakıt götürürdü. Bayılırdı yıldızlar arasında bu yolculuğa. Bir de Gradzynt'in güneşinde bekleyen Urbok Canavarı olmasa...
Ülkü Tamer

1 yorum:

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Pazar günü kahvenin yanına iyi geldi, teşekkürler!