Ne yaparsan yap pişman öleceksin.
Belki yaptıklarından, belki yapmadıklarından.
Dostoyevski
*****
İMPARATOR CAZ
Vokal ve enstrümantal nitelikli bu dindışı müzik, daha
büyük, daha zengin, daha çeşitlenmiş bir gerçekliğin kaynağı ve ön belirtileri
olarak ilk bluesları da sayarsak, bir asırlık bir geçmişe sahiptir. Caz tarihçisi, bir bakışta
elden geçirmesi gereken mecra hangisiyse ona bakar, sonra onu ayıran birçok
farklı alanı göz önünde bulundurarak yazmaya başlar.
Kuzey Amerikalılar’ın yüz senelik estetik pratikleri tüm
Batı dünyasına yayılan bir duyarlılığı kabul ettirdi; coğrafi konumuna rağmen
Japonya’ya, Doğu dünyasının tüm gelişmiş uygarlıklarına, Doğu Avrupa ülkelerine
ve Rusya’ya bile. En fazla tecrit altında olan Afrika bundan biraz geç bir
tarihte etkilendi.
Rock
soylu kökeniyle övünebilir. Kökeni cazdır. Daha açık söylenirse, muzır yerleri ayıklanmış
tümceler sunan popüler cazdır. Caz, dünya çapındaki diğer bütün
eğlendirici veya ticari kaygılarla kotarılmış müziklere baskın çıktı. Doğrudan
siyah cemaatin ürünü olan ’rhythm and blues’la iyi geçindi. Bu müzikte, caz,
kendi kaynaklarından, soyundan birini görebilir: James Brown, Otis Redding,
Curtis May-field, Marvin Gaye, Tina Turner, Stevie Wonder.
Caz, Afrika kültürünün içinde yazıldı. Avrupa’dan gelen
diğer dalgalarla çarpışıp büyüyen büyük bir dalgaya dönüştü. Bu Afrikalılık
hâlâ mevcut ve birçok müzik içinde yaşıyor; eleştirmen, haklı olarak, bunları
cazla kuzen veya bağlantılı kabul ediyor. Bunlar sınırdaş, bitişik, komşu
bölümleri ortaya çıkaran sanatlardır.
Eğer bütün bu sanatlardan hiçbiri tantanalı farklılığı,
baş döndürücü metamorfozu, yaratıcı bereketliliği, cazın bulunuşunun yüceliğini
sunamıyorsa, o takdirde, ona tapınmaya sıra gelince, Brezilya müzikleri sevilebilir: Carlos
Jobim, Hermeto Pascoal veya Cesar Camanga Mariano’nun ünlendirdiği incelikli
bossa nova. Ayrıca, -kuşkusuz- cazla mutlu bir birliktelik süren Karayip müziği
de -genellikle Küba ve Porto Riko- hayranlık kaynağıdır. Çoğu zaman Latin Jazz
olarak adlandırılan cömert salsa ondan türemiştir, Machito, Tito Puente, Mongo
Santamaria, Ray Barretto, Willie Bobo, Charlie veya Eddie Palmieri tarafından
dillendirilerek.
Caz, bir şeyleri ödünç alır ama her yerde geliştirip geri
verir, kendisine verilmiş olana çokça fayda sağlayarak üstelik. Caz stilleri
kronolojik bir sıralamayla ortaya çıktı. Hemen her yerde binlerce sentez
denemesi veya yeniden düzenleme yapıldı. François Jeanneau’nun bagetinin
altında doğan ve Antoine Herve, Deniş Badault, Didier Letallet veya Laurent
Cugny’nin kılavuzluğuyla yoluna mükemmel solistlerle devam eden ONJ gibi. Caz,
ona beslenen aşkla kavranırsa, her tür müzikal esere var ettiği en değerli
özellikleri sınırsızca sunar: Güçlü, dokunaklı, canlı sesçillik ve denge, iç
içe geçmişlik, ritmik bir vuruş. Onsuz bu dünya üzerinde daha az mutlu olurduk.
L.Malson
C.Bellest
C.Bellest
Çeviri: Esra Okutan
(kısaltıldı)
*****
BEŞİK ŞARKISI
Uyu, uyu aydınlık
güzel şey,
Düşleyerek içinde gecenin sevinçlerini;
Uyu, uyu; uykunda senin
Küçük üzüntüler otursun ve ağlasın.
Tatlı bebek, senin yüzünde
İzleyebilirim yumuşak istekleri,
Gizli sevinçleri ve gizli gülüşleri
Küçük, sevimli, bebek hilelerini.
Hissederim en yumuşak kolunu, bacağını,
Gülüşleri sanki sabah aşırmış gibi onları
Yanağından ve göğsünden
Küçük kalbinin dinlendiği yerlerden.
Ah şirin oyunlar emekleyerek
Dalmış olan küçük kalbinde uykuya!
Senin küçük kalbin uyandığında,
O zaman dehşetli gece ara verecek.
William Blake
Düşleyerek içinde gecenin sevinçlerini;
Uyu, uyu; uykunda senin
Küçük üzüntüler otursun ve ağlasın.
Tatlı bebek, senin yüzünde
İzleyebilirim yumuşak istekleri,
Gizli sevinçleri ve gizli gülüşleri
Küçük, sevimli, bebek hilelerini.
Hissederim en yumuşak kolunu, bacağını,
Gülüşleri sanki sabah aşırmış gibi onları
Yanağından ve göğsünden
Küçük kalbinin dinlendiği yerlerden.
Ah şirin oyunlar emekleyerek
Dalmış olan küçük kalbinde uykuya!
Senin küçük kalbin uyandığında,
O zaman dehşetli gece ara verecek.
William Blake
Çeviren: Vehbi
Taşar
*****
UNUTULMAYAN ELLER
Yalancı Kart
Uyarlayarak çeviren: Okan Zabunoğlu
Elde
o löve için aynı işi görecek daha küçük bir kart (veya kartlar) varken oynanan
büyük karta ‘yalancı-kart’ (İng. “false-card”) denir. ‘Yalancı-kart’ı oynayan
genellikle zararı göze alır (riske girer), ama karşılığında deklaranı veya
defansı yanlış yönlendirerek fazlasını kazanmayı umar. Bir Fransa ikili
şampiyonasında gelen aşağıdaki elde, Fransa’nın uluslararası ustalarından
George Theron (Doğu) unutulmaz bir ‘yalancı-kart’ örneği sergilemiştir.
Batı
…Kuzey... Doğu …Güney
- - - 1♠
P …….3♦ ………P …… 3SA
P …….4♠ ………P …… 5♠
P …….6♠……….Herkes Pas
Günümüz standartlarına göre deklarasyonu garip bulmamak
zor, ama bu eski zaman Fransız sistemine kafa yormayıp nihai kontrata bakarsak,
her şey yolunda.
Güney tarafından 6♠,
atak ♣J.
6♠’in mantıklı bir batarını bulabildiniz mi?
Nasıl Oynamalı?
Atağı elden ♣K ile kazanan Güney, yere doğru küçük ♠
oynar:
Batıdan ♠2, yerden ♠K, Doğudan ♠Q!!
♠Q’ın ‘yalancı-kart’ olduğu kimin aklına gelir? Deklaran ♦ ile ele gelip yerin ♠T’lusuna doğru ♠ ile devam
eder. 6♠ bir içeri.
Aslında Doğu tarafından normal bir analiz, ♠Q’ını feda
etmenin en azından mantıksız olmadığı sonucuna götürebilir bizi. Yer çok
sağlam; Güney daha önce 3SA dediği için 6 tane ♠’i yok; deklaran ♠K’ya gitmiş,
yani elde ♠J’si varsa empas atacak veya iki tur ♠ çekip elini açacak... Tabii
tüm bunları masada hızla değerlendirip tereddütsüz uygulamak için hem düşüncede
özgür hem de o ana odaklanmış olmak gerek. Zaten bricin önemli bir esprisi de
bu değil mi: o ana odaklanabilmek. Dünkü hataya veya şanssızlığa takılıp kalmışken ya da yarınki kupanın
hayalini kurarken bugüne yeterince odaklanmak mümkün mü?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder