28 Ekim 2013 Pazartesi

Yüksek Kutu Yapı

İnsan en çok sevmesi ve sevilmesi engellendiği zaman nefret eder.
Wilhelm Reich
****
CUMHURİYET VE ATATÜRK İÇİN

AKLIN IŞIĞI
"Her insanın penceresi  kendine benzer.
Atatürkçülerin penceresindeki mimaride devrimlerin çizgisi vardır.
Atatürk devrimlerinin Türkiye'de açtığı pencerede ne ahşap ev pencerelerindeki kafesler, ne saray pencerelerindeki ağır perdeler, ne konak pencerelerindeki panjurlar, ne tapınak pencerelerindeki vitraylar vardır.
Atatürk'ün Türkiye'ye açtığı pencereden ışık düpedüz girer.
Aklın ışığı!"
İlhan Selçuk
****
ATATÜRK'E BİR ŞEY OLMAZ TÜRKİYE NE OLACAK?
Tarih sökülüp yeniden dokunmaz. 1920'den sonra çocukluğunu bu ülkenin herhangi bir  yerinde geçirmiş olan insanların anılarında, dedelerinin savaş hikayeleri, yeni fabrikalar, köye gelen elektrik, su, traktör, yeni açılan yollar, yapılan barajlar, Halkevi'nde verilen konserler, köy enstitüleri, toplumsal seferberliğin yok edilemez motifleri var. Türkiye'yi hala ışıldatan o savaşın ve devrimlerin yok edilemeyecek destanı.

Ne İsa ölür, ne Musa, ne Konfüçyüs,  ne Buda, ne Napolyon yok olur, ne de Timur. Ne Atatürk'e bir şey olur, ne de diğerlerine. Çünkü tarih onlarla dokunmuştur.
'Doğan Kuban,  Bilim Teknik,  4.12.2009'
****
2013 CUMHURİYET KUPASI AÇIK İKİLİ ŞAMPİYONASI SONUÇLANDI

26-27 Ekim 2013 tarihinde yapılan 2013 Cumhuriyet Kupası Açık İkili Şampiyonası' na 422 çift ile rekor katılım oldu. Eleme aşaması 10 ar borddan 5 seans halinde, final aşaması 2 seans barometre şeklinde yapıldı.
Birinci: Nadir Çıtak – İsmail Erdem
İkinci  : Mesut Karadeniz – Adnan Musaoğlu
Üçüncü: Salim Döğer – Nami Yılmaz
Kazananları ve emeği geçenleri kutluyoruz. Fotoğraflar TBF sayfasından alınmıştır.

İnsanın özgürlüğü;
istediği her şeyi yapabilmesinde değil, 
istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
Jean-Jacques Rousseau
****
MOR KORKİNİOS

el söylencesi gül göçü
nasıra değmiş yüz, acıkmış
da dememiş öldüm içi, küstüm
çiçeği, kasımpatı, gün ayazı
olgun korkinos
karıştırma toprağı, ana
yarası dil vermez

su saati, akşam
aralarına, küpe çiçeklerine anlattın
en çok, dürülü mendile
oğlunu getiren habere
ad koydun, kökledin boşluğu
mersin ağacına doğruldun

ah suna!
yengeç büyüttün göğsünde
üç yetim duymadı

biz o zaman bulutları yaşlandıran
çocuktuk, ellerimizin üzerinde gece
ayakkabı saklardı eşikte

is:sokak fenerinde
çoğalan sigaralı nefes

annem: telaş göz çukurunda
duruyor parmakta zaman, sabah
incelen söz
uzuyor ray gibi
kımıldanan rüzgar
uykulu gölgeler, boşaltıyor
kendini gürültü

annemiz kaybolmadı
sana ağlıyoruz suna!
Cenk Gündoğdu
*
Cenk GÜNDOĞDU (1976-  )
1976 yılında Ankara’da doğdu. İşletme ve Güzel Sanatlar Fakültelerinde okudu. 1990’ların sonlarından beri şiir, düzyazı ve söyleşileri Varlık, Cumhuriyet Kitap, Öteki-siz, Kum, Budala, Mortaka, Kavram Karmaşa, Kül, Üç Nokta gibi dergilerde yayımlandı. 2001 yılından beri arkadaşlarıyla kurduğu üç nokta dergisinin editörlüğünü sürdürüyor.

Bu yıl altıncısı düzenlenen Metin Altıok Şiir Ödülü’ne ‘Issız’ adlı kitabıyla Cenk Gündoğdu değer görüldü.
20 yıl önce yitirdiğimiz şair Altıok’un yayıncısı olan Kırmızı Kedi Yayınevi ve ailesi tarafından verilen ödüle Gündoğdu,
“Güncelliğini yitirmeyen ve yaşadığımız çağda derin izler bırakan evrensel bir gerçekliğin, savaşın, alışıldık savaş şiiri kalıplarının dışında kalarak, şaşırtıcı inceliklerle nasıl yazılabileceğini gösterdiği, toplumcu şiir sayfalarına ustalıkla kattığı dizelerde, insana dair büyük bir ıstırabı dramatik ve neredeyse görsel bir kurguyla verirken zulmü, kıyımı ve acıları, yoğun duygularıyla şiir diline geçirmekteki başarısı için” değer görüldü.

Yarışmanın seçici kurulu: Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz, Güven Turan, Talat S. Halman, Ali Cengizkan, Eray Canberk ve Ülkü Tamer’den oluşuyordu.

****
YÜKSEK KUTU YAPI

Albert Schweizer  'Uygarlık ve Ahlak'  (1930) adlı kitabında, " Ruhsal bağlılığımız maddi bağlılığımızla paralel olarak artıyor. Bağımlılık koşullarının kurbanı oluyoruz " diyordu. Bugün bu koşullar dayanılamayacak kadar ağırlaştı. Schweizer buna karşı yaşam iradesinin ifadesi olarak bir etik kural önermişti: YAŞAMA SAYGI. Oysa çağdaş dünyanın gün geçtikçe  unuttuğu şey yaşama saygıdır. Bu saygısızlığın en açık gösterisi kentlerin fiziksel oluşumunda yaşanıyor.
       
Yüksek kutu yapı, sanayileşmiş spekülasyon göstergesidir.  İnsan bu kutuda bir mahpus kimliği taşır. Yüksek yapı paraya kenetlenmiş oligarşinin sömürü aracıdır. İnsanı sayı olarak gören spekülatif yapı mekanizmasının insanları soktuğu cenderedir. Yüksek yapıda oturan kaç büyük mimar tanıyorsunuz?  Uygar dünya ile karşılaştırılınca yüksek konut geri kalmışlık göstergesidir.
"Kişi yaşamına saygı bağlamında (Bilim Teknik   01.08.2008 Doğan Kuban)"

1 yorum:

Gulsen dedi ki...

Duymamıştım şairi, teşekkürler...