8 Ocak 2014 Çarşamba

Briç Nedir?

Souvarit - Säkkijärven Polkka
*****
MERMER TEZGÂH
Cabi Efendi, geçim kaygısı olmayan, çok meraklı, beyaz top sakallı, kısa boylu, şişman biridir. Kitaplıklardan  yararlanmak yerine, hayatı okumayı tercih etmektedir.

"Hayatın her adımında binlerce sır saklı, bilim, felsefe hep hayatın içindedir"  diye düşünüyordu. Cabi Efendi, sabahtan akşama kadar İstanbul'u gezmekte, kendince hayata düzen vermektedir.

Üsküdar taraflarında gezerken bir ilginçlik fark eder. 
İçinde kırk yaşlarında, pos kara bıyıklı, şişmanca bir adamın, Ali Usta’nın çalıştığı marangoz dükkanının tezgâhı mermerdendir. Dayanamaz Cabi Efendi, "nasihat damarları" kabarır:
- Sen deli misin, oğlum? Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı? diye konuşur. Marangoz ustası onu,
- Ben birinci ustayım, hiç yanılmam. Ustalığıma güvenim var, onun  için tezgâhı mermerden yaptırdım, şeklinde cevaplar. Başından savmaya çalışsa da, iş uzayınca,
- Haydi bakalım, gevezelik yeter, deyip Cabi Efendi’yi uzaklaştırır.

Cabi Efendi "düşüncesizliği kendisi için meziyet' sayan" ustaya haddini bildirecektir. Önce adını öğrenir: Ali. Sonra diğer bilgiler: Ailevi durumu, evi, adresi…

Sonra, kasaptan bütün bir kuzu alır, fırında kızarttırıp Ali Usta'nın evine götürür. Gayet titiz bir şekilde, evin hanımına tepsiyi sunar.

Plân gayet basittir:
Kuzu yüzünden karı koca birbirine girecek, gece ve ertesi sabah kuzuyu göndereni düşünürken dikkati dağılan "sanatının eri budala" Ali Usta keserini mermer tezgâha indirecektir.

Cabi bu son sahneyi seyretmek aşkıyla geceyi Üsküdar'da geçirir. Ertesi sabah olan biteni görebileceği bir noktaya yerleşir.

İş tasarlandığı gibi sonuçlanıp keser tezgahı kırdığında içeri dalıp:
- Geçmiş olsun usta!" der. Tabii,  gereken nasihatleri verirken, kuzuyla çevirdiği oyunu da açıklar.
- Hadi oğlum der, dünyanın nizamını bozmağa kalkma.
Marangozun tezgâhı kalastan olur.
Ömer Seyfettin (Kısaltılmıştır)
****
UZAK
Nefretin adresini mi soruyorsun
cinnet yağmurunda kimsesiz kuşlardan

rüzgârı çalınmış yalnızlığımı mı

sevdanın adresini mi soruyorsun

ayrılığı mavi, hüznü beyaz uçan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Sensin çılgınlığımın zalim kaynağı
elemin aşktan damıtılmış alevi

taşarken yüzünden hicranın ırmağı

zulmetin vahasını mı arıyorsun

bakışı gül sesi, gülüşü yaz açan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Fırtınası çalınmış işte umudun
gençliğimin şafağı da haczedilmiş

acının ve aşkın tarihini yazmadan

su menzilinde akşam mı avlıyorsun

ikindisi kumral, baharı az olan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni

Çile kuşatılmaz demedim mi sana
nur heykeli, gün avcısı, ay alevi

yüzü bereketli sevdalar tuzağı

kalbimin adresini mi soruyorsun

soyadı hüzünlü, adı naz anılan

Yüzüne ay doğmakta. Seviyorum seni
Refik DURBAŞ

****
BRİÇ NEDİR?
02.01.2009
Türkiye’nin en iyi briç eğitmenlerinden Serdar Özkan’la, A’dan Z’ye briçi konuştuk. Briçe ilgi duyuyorsanız bu röportajı mutlaka okuyun.

Son yıllarda ülkemizde bir hayli yaygınlaşan bir eğilim ‘briç eğitimi’. Oysa ki çok gerilere değil, 1970’lere gidildiğinde yok denilecek kadar azdı bileni de ilgilisi de. İşte tam da o yıllarda ders vermeye başladığında henüz kariyerinde resmi bir şampiyonluk bulunmayan Serdar Özkan, bugün Türkiye’nin en ünlü briç uzmanı ve eğitmenlerinden.

‘Öğrenmem hiç bitmesin’ diyen Özkan için, yıllar önce Kars’tan gelen bir davet, yaşamının en unutulmaz anılarından. Henüz İstanbullular dahi briçe yeterince yakın değilken, Kars’ta İmam Hatip Okulu Müdürü önderliğinde, briç oynayan bir grubun, ‘müsabaka yapmayı bilmiyoruz, bize yardımcı olur musunuz’, ricası üzerine, karlı bir günde, yollara düşüyor.

Sırf ihtiyaç duyulduğu için kilometrelerce yolu hiç düşünmeksizin kateden Özkan, aynı zamanda şehir atmosferinde birçok kişinin briçe duyduğu ilgiye ise mesafeyle yaklaşıyor.

Çabuk sonuç almanın telaşını taşıyanların beklentilerine sıcak bakmayan Özkan, herkesin bir gün ‘briçin düşünce sistematiğine olan katkısının en değerli şey olduğunu’ keşfedeceğine duyduğu inancı ise umutla büyütüyor.

Serdar Özkan’la briç üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik…
*
Briç nedir? 

Briç 4 kişi tarafından 52 kartla oynanan karşılıklı oturanların birbiriyle ortak olduğu bir oyundur. Fakat soruyu öyle bir günde sordunuz ki. Biz de bugünlerde Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği olarak, yeni eklenecek dersimizin duyurusunu hazırladık ve tanıtımın altına hep tartışılan bir soruyu koymayı düşündük.
O da “Briç nedir?” sorusu.
A) spor
B) bilim
C) sanat
D) ‘new age religious’ yeni nesil din
Ve duyurumuzun altını şu soruyla kapattık: Sizce briç deyince dünyada bu şıklardan en çok hangisi işaretleniyor?

Briç nasıl oynanır? 


Bu hızla cevap verilecek bir soru değil. Ama yine de cevaplayacağım: 52 kartı saat istikametinde teker teker 4 kişiye dağıttığınız, ‘el alma’ üzerine kurulu bir oyun. Diğer oyunlardaki gibi: Karşılıklı oturanlar, mümkün olduğu kadar çok el almaya çalışacaklar. Bir kişi bir renkten bir tane attığında renk derken; burada maça kupa, karo, sinek gibi her bir cins kastediliyor. Herkes birer tane kâğıt atacak, oyunu en büyük atan alacak ve bunu yapmadan öncede hepsi 13 el, 13 elin ne kadarını alabilecekleri yolunda bir mukaveleye imza atacaklar. Sözle imzaladıkları mukavele başarıya kavuşursa sayı kazanacaklar. Başarısızlıkla sonuçlanırsa sayı kaybedecekler.

‘Ortakla anlaşmada dilbilgisi’
Briçin dilleri nelerdir? 

Briçin yaygın dilleri Standard American 5’li Majör (SAYC) ve Two Over One sistemleridir.
Ayrıca Precision, özellikle İngiltere de popüler olan ACOL ve artık kullanılmayan Goren sistemi de vardır. Napolitan gibi daha çok ülkelerin ya da şehirlerin isimleriyle adlandırılan sistemlerde, bulunur. Nasıl insanlar günlük hayatta Türkçe, İngilizce, Fransızca, İspanyolca konuşarak birbirlerine dertlerine anlatmaya çalışıyorlarsa, briçte mukaveleye imza atmaya gidilen yolda da, mukavele bu dilden biri kullanılarak yapılır. Bu dillerden bir tanesini yeğleyen oyuncu, kendi ülkesinin ya da başka ülkenin sistemi olsa da bu dili daha iyi anlaşmalarını sağladığını düşündüğü için yeğler. Fakat bu arada kimse sizin oyun diliniz yüzde 60 başarılı benimki 82 başarılı diye bir iddia içinde değildir. Sadece ufak farklar söz konusudur. Dolayısıyla bir tanesi diğerlerinden şu bakımdan öne çıkmış vaziyette ‘yeterince iyi ve en yaygın’: O da 5’li major. Bir başka sistemin daha iyi olduğu söylenebilir. Ama herkes şunda mutabık ki bu sistem en iyi olmasa bile yeterince iyi ve en yaygın, olanıdır.

Briçte kullanılan bazı terimler var; pik, kör, trefl, karo, kozlu, kozsuz…

Uluslararası yarışmalarda artık yasal dil ‘İngilizce’. Daha önce Fransızca kullanılıyordu. Bizde de Fransız kültürü etkisi altında olduğumuz zamanlardan kalma, oynarken Fransız terimleri kullanılıyor. Sinek cinse Terfl, Kupa Kör, Maça’ya Pik, Sanzatu’ya Kozsuz diyorlar. Bu konuda kendi sözcüklerimizi bulup kullanmamız hoş olabilir. Ama bunu çok da dert etmemiz iyi olur. Çünkü dil konusunda çok hassas olan Almanlar bile 5 tane sözcüğün 3 tanesini Fransızca iki tanesini Almanca kullanıyorlar. En azından nasıl müzikte notalarla aynı anda, aynı şeyin çalınması duyulması sağlanıyorsa burada da bu 5 tane sözcük ile aynı dilde birden 7’ye sayarak aynı anda aynı şeyin düşünülmesi sağlanıyor. İngilizcesini kullanmak, gerek internet ortamında gerek müsabakalarda bir kolaylık sağlıyor.

Briç ile diğer kâğıt oyunları arasındaki fark nedir? 


Diğer kâğıt oyunlarıyla arasındaki fark, tam da benim üzerinde durmayı sevdiğim bir yerdir. Benzeştirilebileceği oyunlar var. Benzeştirilemeyeceği oyunlar var. Benzeştirilebileceği oyunlar biraz öncede bahsettiğim gibi ‘el alma’ üzerine kurulu oyunlar. Bu oyunlar diğer oyunlara göre biraz daha fazla beceri gerektiriyor. Fakat, 5 boyut var. Bunlar: Stratejik anlamda hesaplaşma, dil bilgisi, ihtimal hesabı, psikoloji ve çözümleme. En önemlisi çözümleme, analiz. Kartların kapalı olması sayesinde var olan bir boyut bu. Rakiplerin elindeki, bir yere kadar ortağımızın da elindeki kartların kapalı oldukları halde neler olduklarını çözümlemeyle anlamaya çalışmak. Uygulama başladığında tam olarak anlamaya çalışmak benzeri 4 elinde kapalı olduğu oyunlarda oyunun çok sonlarına kalır. Çok sonlarına kalması demek o aşama gelene kadar işin şansa kalması demektir. Briçi benzeri oyunlardan da ayırıp bana göre en saygın düşünce sporu haline getiren, tarihi bir gelişme oluyor zamanında.

Düşünce üretebilmek demek her şeyi üretebilmek demektir. Ve insanın zekâsı böyle farklılaşıyor. İşte briçte briçin ayağa kalktığı an, işin pazarlık faslı bitip atak yapıldıktan sonra bir kişinin kartlarını masaya açtığı andır. Briçte uygulama sırasında 3 kişinin eli kapalı bir kişinin eli açıktır. Bu şu demek; herkes 13’ ü ortak, 13’ü farklı 26 kart görüyor. Ve 4 elde kapalı olsaydı görmediği 39 kartın 3 kişiye nasıl bölündüğünü anlamaya çalışacak ve bu çok geç, bilimsel olarak mümkün olacağı için iş şansa kalacaktı. Fakat 13’ü ortak, 13’ü farklı 26 kart gördüğü için kalan 26 kartın iki kişiye nasıl dağıldığını anlamaya çalışmak, hem bunu erken aşamada başarmak söz konusu olduğunda bayağı beceri gerektirebilecek kadar zor. Ama yine de beceriye sahip kişilerin erken aşamada anlayabilmeleri mümkün olduğu için, işi sona bırakmamak açısından da şanstan daha az bağlı. Briçi diğer bütün diğer oyunlardan ayıran ilk adım, 4 kişiden bir tanesinin kartlarını yere açmasıyla oyunun ayağa kalkmasıdır. Bu ayağa kalkışın ardından ikinci adım yani düşüncelerin farklılaşması yolundaki adımda ‘oyun başlamadan önce hangi kontratı imzalayacağız’ şeklinde diğer oyunlarda hiç var olmayan bir ihale anlaşma sürecinin ortaya çıkmış olmasıdır. Önündeki anlaşma süreciyle bütün kart oyunlarından farklılaşmıştır.

Puanlama nasıl yapılır? Skor nasıl hesaplanır? 


Kontratınız  minörse söylediğimiz rakam x 20, majörse söylediğimiz rakam x 30 sanzatu kozsuz ise söylediğiniz rakam x 30+10 kazanıyor. Batarsak yapamazsak dediğimizi her eksik kalan için, 50 veya 100 sayı kaybediyoruz. Ama buna herkesi ilgilendirecek şu cevabı verebilirim. Bugün, o çok az olduğunu söylediğim şans faktörünü daha da az hale getirebilmek için, briçle biraz ilgisi olan hemen herkesin bildiği müsabakalarda yarışanların aynı eli oynama ortamı sağlanıyor. Bu da board denen bir aygıt sayesinde oluyor, El almaya çalışırken kartları ortaya atarak değil, herkes kartı kendi önüne atarak, el almaya çalışıyor. 13 hamle bittiğinde herkesin önünde 13 kart bozulmadan kalmış oluyor. Ve bu board denen aygıtın ilgili bölümünü koyuyor. Daha sonra bu şekilde muhafaza edilen aynı el, başka masalarda başka kişiler tarafından oynanıyor. Kişiler rakipleriyle doğu batı hattında oturuyorsa, kuzey güney hattıyla mücadele ediyorlar ama. Diğer doğu batılarla aynı eli oynayarak yarışıyorlar. Dolayısıyla, bir tarafta 110 diğer tarafta da 110 sayı kazanılmışsa, o elde müsabaka açısından bir puan alışverişi olmuyor. Ama bir tarafta170 diğer taraf 420 sayı kazanılmışsa aynı el ile rakibi ancak 170 sayı kazanırken 420 sayı kazanmaya muvaffak olana aradaki 250 sayı karşılığı olan bir uluslararası maç puanı veriliyor. Bu belki skorlandırmanın şans faktörünü minimize ederek müsabakada ne şekilde yapıldığını bilmek açısından önemlidir.

Devlet ve internet briçe dev adımlar attırdı

Briç dünya üzerinde milyonlarca kişinin hobi edindiği bir kâğıt oyunu.
Peki Türkiye’de ilk hangi yıllarda ilgi gördü?

Türkiye’de Özel Briç Federasyonu’nun kurulma tarihi 1964. Şu anda Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı bulunan Briç Federasyonu’nun kurulma tarihi 1997. Dolayısıyla, 1964’ten beri kurumsal anlamda briç var, Türkiye’de. Türkiye’de ne zaman yeterince ilgi gördü diye bir soru yöneltseydiniz. Cevabım, henüz yeterince ilgi görmedi olacaktır. Bu ilginin tohumlarının ekilmesinde Bakanlığa bağlanmamız bir sıçrama nedeni oldu. Böylelikle, sırf aynı oyun destesi kullanıldığı için birçok kişinin ürkerek yaklaştığı hala bu ürkme tamamen ortadan kaldırılamadığı için henüz okullarda notlu ders olamamış olan, bir gün ders olacağından hiç şüphem yok. Hollanda’da, Fransa’da, Amerika’da, İtalya’da olduğu gibi. Konuya yaklaşımdaki ürkeklik devletimizin sahip çıkmasıyla azaldı.

İkinci önemli sıçramada internetin yaygınlaşmasıyla oldu. Şu anda mesela Norveç’te bir şampiyona oynanıyorsa, evinizden müsabakayı anında izleyebiliyorsunuz. Türkiye’deki briç severlerin ufuklarını çok açtı. Akşam evden briç oynamak için, bir oyun arkadaşı seçeceğim, zaman bunu Kars’tan ve Burdur’dan seçebiliyorum.

Briç öğrenmek için doğru yerde olduğumuzu nasıl anlarız? 

Briç öğrenmek için doğru yerde olduğumuzu öğreticilerin neden şeklindeki sorularınıza verdikleri cevaplardan anlarız. Bir şeyin öyle olduğu söylendiğinde neden öyle olduğu açıklanabiliyorsa, doğru yerdeyiz. Her neden sorusu anında cevap bulamayabilir. Çünkü bazen cevap verebilmek için soruyu soran kişinin belli bir alt yapısının oluşmuş olması gerekiyor. O alt yapı yoksa cevap Çince gibi gelebilir. O takdirde, neden sorusuna neden bu anda cevap veremediğimizi hiç değilse söyleyebilmemiz, gerekir. Hangi alanda alt yapının eksik olduğunu hiç değilse açıklamamız gerekmektedir. Hiç kimse her şeyi bilemez. Eğer soru sormaya meraklı bir grup isek, o zaman çeşitli sorular arasında bir tanesini bildiğim kadarıyla ya da ben bunu bilmiyorum diye cevaplandırıyorsa çok bilgili öğreten artık doğru yerde olduğumuzun sağlamasıdır
‘Başarılmayacak hiçbir şey yoktur’

Bir düşünce sporu olarak, briçi öğrenmek zor mu? 

1976 yılında briçe başladım. 1978’de ders vermeye başladığımda henüz kariyerimde resmi bir şampiyonluk yoktu, aynı zamanda öğreniyordum ve halen de öğreniyorum. İnşallah da öğrenmem hiç bitmesin diyorum. Dolayısıyla öğrenme sürecinin bitmeyeceği düşünüldüğünde, temel eğitiminin bile alınmasının ne kadar süreceği oradan çıkartılabilir. Son bir buçuk yıldır kafa yorduğum konu ise şu; briç eğitimine başlarken, temel eğitimin tamamlanması sürecini de birinci etap olarak görünmemesi lazım. O dahi iki kıştır. Haftada bir ya da iki gün ayrıldığında. Ben ilk başta nedir briç neden briç? Şeklinde birinci etapın12 haftalık 3 aylık bir bölüme indirilmesi, burada ne olduğunun ve ne kazandırdığının felsefik anlamda tanıtılmasıyla yola çıkılması, sonraki etapların eklemesinde zamanın yardımından yararlanılması noktasına geldim. Yani tanışma faslı bittikten sonra, bir kişi aklını toplayıp, ben bundan sonraki faslına ne zaman hazır olacağım, doğru seçimi yaptım mı, yoksa bu beni ilgilendirmiyor mu şeklinde bir nefes alıp, karar verirse, bölebilirsek parçaları. O zaman bir nebze kolaylaştırmış olabiliyoruz. İşte Ford’un dediği gibi başarılamayacak hiçbir şey yoktur. Yeter ki uygun parçalara bölünebilsin.

İnternet sitelerinden ya da kitaplardan briç öğrenilebilir mi? 

İnternet sitelerinden ya da kitaplardan hiç bilmeksizin bu oyun öğrenilemiyor. Buralardan temel eğitim alındıktan sonra yararlanılabiliyor. Ama ilerlemede çok faydalı oluyor. Bunun öğrenilmesi için mutlaka ders almak şart mı diye soracak olursanız. Herkes bu olanağa sahip olmayabilir. Ama usta çırak ilişkisinin şart olduğunu söyleyebilirim. Bu sağlanabilirse, temel eğitim kısmı geçirilebiliyor. Ve internet ile kitaplar sayesinde ilerletebiliyoruz.

Briçe gösterilen ilgiyi diğer ülkelerle kıyasladığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ülkemizde bir telaş görüyorum. Dünyada da çok farklı olduğunu sanmıyorum. Neyin telaşı bu. Çabuk sonuç almanın telaşı. Kendi derslerimde söylediğim laflar var. Bunlardan en sevdiğim ‘Acele eden geç kalır’.

Medyada briçe yeterince ilgi gösterilmiyor. Bunun için neler yapılabilir? 


7 yıl kadar Milliyet gazetesinde briç ile ilgili köşe yazısı yazmış olmama rağmen, medyayla ilgili çözüm üzerine kafa yorduğumu söyleyemeyeceğim. Ama bu ilgisizlik biz briççilerin yarası. Orada gerek yazılı gerek görsel basında reyting kaygısı karşımıza çıkıyor. Yüksek bir entelektüel düzey gerektiriyor. Onun için çok çok fazla sayıda kişiye hitap etmesi beklenemez. Bugün internette izlemek kolay. Ama canlı izlenmesi çok zor. Bu da sponsorluk anlamında medyada ilgi bulmasını zorlaştıran bir durum oluyor. Yaygınlaşması için okullarda notlu ders olması yolunda adım atmak şart. Biz geçenlerde senyörler kategorisinde Avrupa’da bir şampiyonluk aldık. Ancak, bunu sadece bir gazetede görebildim.

‘Hiçbir zevke zahmetsiz ulaşılmıyor’
* BÜMED grubu olarak uluslararası ya da Türkiye çapında turnuvalara katılıyor musunuz?
BÜMED grubu olarak uluslar arası turnuvalara daha ziyade Federasyon’un hazırladığı takımlar katılırlar. Türkiye Kulüplerarası Müsabakaları’na katılacağız. Biz BÜMED olarak daha ziyade bu işin hizmetiyle ilgili ne yapabilirize gayret gösterdik. BÜMED olarak 3 tane Türkiye Şampiyonası Finali’ne ev sahipliği yaptık burada. Yarışmacı olarak biraz geç kaldık. Ama katılmayı planlıyoruz.

Temel anlamda briç öğrenebilmek için ne kadar zaman gerekir? 


3 ayda öğrenebilirsiniz. Ama çok yoğun olan bir kişi sadece kurslara gidip, onun dışında da fazla vakit ayıramıyorsa, o zaman haftada bir ya da iki ders alarak 8 ay gibi bir sürede öğrenebilir.

‘Briçte ilk istasyon 11 yaştır’
Briçe başlamak için ideal yaş var mıdır? 

Bence bir ideal yaş var. Bu yaş 11. Briçe başlamak için en geç diye bir yaş var mı? Yok, her yaşta başlanabilir. 11’i en üst düzey briç oyuncusu olabilmek için ideal yaş olarak söyleyebilirim. Henüz 11 yaşına gelmemiş kişinin başlamasına bir fırsat varsa, bunu değerlendirmesi gerekir. 11’den sonraki iyi istasyon belki 14-15. Ondan sonraki ilk istasyonun 26 olduğunu düşünüyorum.

Briçe kadınların ilgisi nasıl? 


Briçe bayanların ilgisi iyi. Özellikle bu işi dersiyle yapmak konusunda, kadınların ilgisi erkeklerinkinden daha fazla. Şu an Pekin’de oynanmakta olan olimpiyatta da son dörde kaldı, bayan takımımız.

Türkiye’deki briç oyuncularıyla Avrupa’dakileri karşılaştıracak olursak, biz neredeyiz? 

Öncelikle kötü bir yerde değiliz. Başa oynayan takımlardan biri değiliz, ancak başa oynayacakların bile maça çıkarken, dikkatli olmaları gerektiğini düşündükleri takımlardanız. Peki başa oynayan takımlardan biri olması için ne olması gerekir? Bunun için, briç oyuncularının dünyada olduğu gibi, profesyonel olması gerekiyor. Türkiye’de bu anlamda kurumsal sahiplenme olduğu zaman, başarı sağlanacaktır. 

Hiç yorum yok: