6 Ocak 2014 Pazartesi

Saygı

SİNİRLİ
Aşırı sinirli biri, havaalanında kontrol memuruna etmediği hakareti bırakmamış. Müşterinin abartılı kabalığı karşısında, memur sakin ve güler yüzlü bir şekilde davranıyor, hiç cevap vermeden işine devam ediyormuş.

Adam işini bitirip gidince, bir sıra arkadaki müşteri:
- Sizi tebrik ederim, hiç tahrike kapılmayıp nezaketinizi sürdürdünüz ama bu kadarı da fazla. Yapabileceğiniz bir şeyler  olmalı, demiş  memura.
- Olmaz olur mu, var efendim demiş memur.
Kendisi Ankara' ya gidiyor, bavulları İzmir'e... 
****
DOĞA                                                                                                                                       
bulutsun başımda
seninle gök parçası gönlüm
gövdem uçarı
gelsen ebemkuşağı
gitsen yağmur
Bedri Karayağmurlar
****
İNSANA MI, KURALLARA MI SAYGI ?

Geçen gün kulüpte turnuva oynuyorum, masamıza iki genç briççi geldi.
Deklareler bittiğinde bizim taraf atak edecekken yanlış taraftan çıkış oldu.
Durdum direktör çağıracakken, gençlerden biri önemli değil buyurun atağınızı yapın dedi. 
Normal atağımı yaptım, rakip gereken bir empası bulamayınca battı.

Oyun sonunda gence, direktör çağırıp atağı kabul hakkını kullansaydın empası bulamasan bile oyunu yapıyordun neden çağırmadın direktörü dedim.
Size olan saygımdan abi dedi. Günlerce bu söz kulağımda çınladı durdu.
Biz toplum olarak saygıyı doğru mu tanımlıyoruz? Saygı kelimesinden ne anlıyoruz acaba? Direktörü çağırıp haklarını kullansaydı bana karşı saygısızlık mı yapmış olacaktı bu genç arkadaşım?

Gelişmiş ülkelere baktığımda onlar saygıyı kurallara uymak olarak anlıyorlar.
Onlarda saygı kavramı toplumsal kurallara uyumla ilgili bir kavram, insan haklarına saygıyı insana saygıdan, hukuka saygıyı dostlara saygıdan önde tutuyorlar.
Onlar örneğin trafikte acil durum şeridini kullanmamayı, kırmızı yanarken geçmemeyi, yolda yayaların geçişine öncelik vermeyi saygı olarak anlarken, biz büyüklerimizin yanında sigara içmemeyi, bacak bacak üzerine atmamayı, yöneticilere yalakalık yapmayı, saygı olarak anlıyoruz.

Onlar otobüse binerken insanların sıraya girmelerine ve önce gelenin otobüse binmekte öncelik almasına saygı derken, biz otobüse itiş kakış binmeyi ama otobüste türbanlı hanımlara yer vermeyi saygılı davranış olarak anlıyoruz. Onlar sahip oldukları işte ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmayı işine saygı olarak düşünürken biz kaytarabildiğimizce kaytarmayı ama müdür gelince ayağa kalkmayı saygı olarak kabul etmişiz. Bizde eskiden hürmet de vardı artık pek kullanılmıyor.
Her şey saygı kavramı içine tıkıştırıldı, acaba doğru mu yapıyoruz?
11 Şubat 2007  Faik Falay, Cumhuriyet

**
Benzer bir yazı:
YETKİ  VE  AYRICALIK
Avrupa’da briç oynuyoruz, biz kapalı odadayız.  
Kapalı odaya ancak görevliler girebiliyor. 
Maça başlayalı on dakika olmuş,  ikinci bordu oynuyoruz. 
Kapıda bir konuşma başladı, döndüm baktım, Rona Gianarrigo.  
Yanında bir kişi daha var.
Rona Gianarrigo  1940 doğumlu,  Avrupa Briç Federasyonu başkanı,  
çok beyefendi biri.
İçeri girmek istemiş.

Görevliler hemen yanına koştular,  saygı ile selamladılar ama girmesinin mümkün olamayacağını söylediler başkana. 
Başkan da hiç itiraz etmedi,  kapıda şöyle bir an durdu,  sonra yanındakine başını sallayarak bir şeyler söyledi ve dönüp gittiler. 

Avrupa’da insanların görevleri onlara kural dışı davranabilme ve ayrıcalıklı yaşama hakkını vermiyor!
12 Temmuz 2009 Faik Falay, Cumhuriyet
http://bricoyunu.blogspot.com/2011/10/yetki-ve-ayrcalk.html

1 yorum:

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Saygısızlığın ve insan ihlallerinin arttığı günümüz için ne kadar önemli bir post... teşekkürler.