12 Kasım 2023 Pazar

Kazananlar ve Kaybedenler

Les Égarés "Esperanza" / Jazz in Marciac 
**
**
https://www.youtube.com/watch?v=Z0X1ke_wfi8
**
Bana iyi davranan ama garsona kaba olan birine güvenmiyorum.
Çünkü o pozisyonda olsaydım bana da aynı şekilde davranırdı.
Boksör Muhammed Ali
 ***
POPÜLER MÜZİK

Popüler müzik, popüler kültürün en önemli alanlarından biridir. 
Popüler kültür halka ait diye bilinse de  yönlendiricileri ve denetleyicileri egemenlerdir. 
Bu alan, egemenlerin at oynattıkları, egemenliklerini pekiştirdikleri bir alandır. 
'Adorno' popüler müziğin kitleleri  apolitik hale getirdiğini söyler. Ona göre toplumun bilinçlenmesini, zekasının gelişmesini  sağlayacak olan çok sesli müziktir. 
Diğerleri ise nitelikten yoksun, siyasi erkin güdümünde, kitleleri yapay mutluluğa sevk eden içi boş müziktir.

Popüler müzik eğlence sektörünün malzemesi ve gündelik yaşamın müziğidir. Kapitalist sisteme paraleldir. Sistemin egemenleri popüler kültürün ve popüler müziğin de yönlendiricileridir. Toplum siyasi erke müzik yoluyla entegre olmaktadır. Müziği yönlendiren sektör, dışarıdan  bireye yön verir. Bireyin beğenisinin altında ise kültürel arka planının etkisi vardır.

Popüler müziğin oluşturduğu simgesel kahramanların modeli kültürel arka planımızı eriterek bizi bilinçsizleşme boyutuna iter. Bu boyutta artık bireysel yargıların yerini ortak tüketilen ürünlerin  hazzı almıştır.

Müziğin yerini görselliğin verdiği haz ilkesi mi almıştır? Yoksa popüler kültürün müzik boyutu bizi Freud'yen egolarımızdan mı yakalamıştır?

Vural Yıldırım,  Folklor/Edebiyat 2004 

**
HAYIR DUASI
Dilencinin avuçlarında acı birikir de
Yangınlara benzeyen günler yaşarım
Yoksulların gözyaşları dökülür defterlerime
İntihar etmek için çıktığım kulelerden
Yaşamayı öğrenerek inerim
Göğsüm kendine yetmeyen aşklara mezar olur
Defterlerimin sayfalarında çocukluğumu
gizlediğim ormanlar iç çeker
uykusu kaçar ölülerin
satırlarına sığındığım kitaplar kilitlenir
menzilinde yaşadığım nefret bulaşır
kelimelerime
ziyan olur bütün sözlerim
yüzümün gürültüsüyle rüyalarım dağılır
bir gölge kalır benden geriye
Işısın içimdeki kandil
Beni öldürenler uzun yaşasın
unutkan bir yürüyüşe dönüşsün
adımlarım
yeşersin dudaklarımda kuruyan şiir
Gözyaşı ve keder
Kan ve irin
Kin ve öfke
hepsi geçer hepsi geçer
hepsi

Dönme vakti gelmedi mi?
Annem tuz almaya göndermişti beni
Şehmus Ay
**
KAZANANLAR VE KAYBEDENLER
Gerek briçte gerek yaşamda iki tür insan grubu vardır:
Kazananlar ve kaybedenler.
Kazanan insanlar:  Daha fazla çalışırlar ve daha çok zamanları vardır.
Sorunun üstüne giderler, söz verir sözlerini tutarlar. Ne zaman savaşıp ne zaman geri adım atacaklarını iyi bilirler.  Tanıdıklarına dostça hisler beslerler, insanları dinlemeyi seçerler.  Başkalarının güçlü yanlarına saygı duymaktan çekinmezler, açıklama yaparlarken örnek ve kanıt verirler.
Kendi iş sınırları dışında da sorumluluk duyarlar, hızlarını doğru tayin ederler, zamanı daha iyiye ulaşmakta kullanırlar. Hata yapmaktan korkmazlar, hatayı tekrarlamamayı hedef alırlar. Olasılıkları ve çözümleri düşünme alışkanlıkları vardır.
Kaybeden insanlar: Her zaman çok meşguldürler, sorunların etrafında dönerler ama çözüm getiremezler.  Çoğu zaman söz verirler ancak sözünü tutmayı başaramazlar. Önemli durumlarda savaştan geri çekilirler, gereksiz alanlarda savaşmayı seçerler. Dostça davranırken yok yere kırıcı olabilirler. Konuşma sırasında sıraları yoktur, devamlı söze girmeye çalışırlar.  Başkalarının zayıf tarafları onların seçtiği alanlardır. Bahaneler bulmakta, bunlar benim işim değil bana ne demekte uzmandırlar.  İşe aşırı süratli başlayıp yavaş bitirirler. Eleştirilmekten çok rahatsız olurlar. Hata yapmaları değil başkalarının ne diyeceği önemlidir onlar için. Çözümlenemeyecek sorunları hedef alırlar, kaderlerine bağlarlar.
13 Haziran 2010  Faik Falay, Cumhuriyet
**
YENİLGİ
Bir öğrencinin sınavından bir futbol takımının maçına, bir siyasi partinin seçim sonuçlarına kadar her işte yenmek kadar yenilmek de vardır. Kazanmak kadar kaybetmek de yapılan her işin sonunda yer alabilir. 
‘Hiç yenilmeden hep kazanmak‘ öğretisi kişilerin zayıflığını körükleyen yanlış bir öğretidir.’
*
Hep kazanıyor olmak’ sanıldığı gibi bir güç değil, büyük bir zayıflıktır. Çocuklara yönelik çizgi filmlerin büyülü kılıçlarından hayatta hep başarıyı alkışlamaya kadar uzanan yengi fetişizmi insan kişiliğini güçsüz bırakan yanlış bir öğretidir. Bu öğretiyle yetişen insanlar karşılaştıkları başarısızlıklarla yıkılırlar. Eksiklerini göremezler, göremedikleri için de yanlışları eksikleri sürer giderOnları yeni yenilgilere aday duruma getirir.
*
İnsan kişiliklerini geliştirmek istiyorsanız,  onlara ‘Neden Yenildiğini Bilmek’ konusunu öğretiniz. 
Neden mi?
Bunu bilmeden kazanamazsınız da ondan…
Erdal Atabek