25 Eylül 2018 Salı

Takım Brici, Bireysel Briç

görsel. deviantart
***
Michele McLaughlin - Across the Burren
***
Manevi bir çöküşün en büyük belirtisi,
yaptığımız işlerin çok önemli olduğunu düşünmeye
başlamamızdır.
Bertrand Russell
***
Briç Öyküleri 
LUKA 14.10’U UNUTMA
Bir gün pederin biri genç bir rahibeyi arabasıyla evine bırakıyormuş.
Vites değiştirirken elini rahibenin dizine koymuş.
Genç rahibe dönmüş ve şöyle demiş.
- Peder, Luka 14.10’u hatırlayın.
Peder utanç içinde elini çekmiş.
Bir sonraki kavşakta peder bu kez elini rahibenin bacağına koymuş.
Rahibe yine
- Luka 14.10’nu hatırlayın Peder, demiş.
Peder özür dilemiş.
- Nefsime hakim olamadım, demiş.
Kızı bıraktıktan sonra evine gitmiş, Luka İncil'i açıp 14.10’a bakmış.
Şöyle yazıyormuş:
Daha yukarılara çık ki güzellikler yukarıdadır.
“miss-sloane filminden”
Üzerinde çalıştığınız konuyu bilin. Bilmezseniz altın fırsatı kaçırabilirsiniz.
***
SÖZLERİN
Omzumda dinlenirken
Sen sağ kolumsun.
Açar gibi
Siyah kanatlarını,
Sözcüklerini saflığa
Cennetteyim bir anlığına.
*
Coşku, derken sessizlik.
Oturur buldum kendimi iskemlemde,
Kanıyor omzum,
Beni yaralayan yokluğun.
Manuel Altolaguirre
***
BİREYSEL BRİÇ İÇİN KISA BİR ÖYKÜ:
Büyüklenme
Mitolojideki tanrısal kuş, sınamak istediklerini alır, gökyüzüne yükseltirmiş. Yükselen insan büyüklük duygusuna kapılıp aşağıdakileri küçük görmeye başlayınca da onu yere bırakırmış.
*
TAKIM BRİCİ İÇİN BİR ÖYKÜ:
Kaz
Yaban kazlarının havada "V" biçiminde uçtuklarını görmüşsünüzdür. Bilim adamları kazların uçuş biçimlerini araştırmışlar ve şu sonuca varmışlar:
1."V" şeklinde uçarken her kanat çırpılışında, arkadaki kuşu kaldıran bir hava akımı yaratılır. Bir öndekinin kanat çırpışının sağladığı yarar ile uçuş menzilini %70 oranında uzatabilirler. Yani tek başına gidecekleri yolun iki katını
 BİRLİKTE oldukları için gidebilirler.
2.Bir kaz "V" grubundan çıktığı anda, avantajını kaybeder ve uçmakta güçlük çeker. Gönlü istese bile aklı onu geri döndürür.
3.Grubun başında giden kaz hiçbir hava akımından yararlanamaz. Bu yüzden diğerlerinden daha çabuk yorulur.Yorulunca en arka, en uç, en az güç gerektiren konum onundur. Bu 
DEĞİŞİM sürekli yapıldığından her kaz, grubun her noktasında yer almış olur.
4.Hız yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek için bağırarak öndekileri uyarırlar. 
( ilerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına gereksinim duyulabilir. Buna kızmak yerine böylesine uyarılara teşekkür edilmelidir.) 
5.Gruptaki bir kuş hastalanırsa, ya da bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kaza YARDIM için gruptan iki kaz ayrılır. Korumak üzere hasta/ yaralı kazın yanına giderler. Tekrar uçabilene kadar onu asla terk etmezler.(ölüm hariç) Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu bulurlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine katılmak isteyen kazları reddetmez.
"Kaz kafalı deyimi haksızlıktır."
Denizce.com

23 Eylül 2018 Pazar

Yerden Küçük Oynayın


Chico Marx plays Beer Barrel Polka
***
Genelde en karaktersiz insanlar
yakınlarındaki kişilerin başarısızlıklarından
keyif alırlar.
Charles Bukowski
***
ROCK MÜZİK
* Rock müzik,  bira içip kafa sallayarak eğlence alemlerinde uyuşturucu eşliğinde sevişmek değildir. İnsanlığı özgürlüğünden yoksun bırakan dogmalara, boş inançlara karşı durmaktır.  "judas priest fan - ekşi sözlük"

* Rock müzik, 1950'lerde ortaya çıkmış, genellikle elektro gitar, bas gitar ve bateri gibi enstrümanlarla beraber vokal melodi taşıyan popüler müzik formudur. Asıl olarak üçe ayrılır: Normal rock, hard rock, heavy metal

* Kapitalizmin özellikle metropollerde yarattığı adaletsizliğe tepki, bu sistemin getirdiklerini kabul etmeme, dünyanın sömürülmesine karşı çıkma düşüncesiyle ortaya çıkan rock; bugün müzik endüstrisi ve onun piyasasının elinde ciddi savrulmalar yaşıyor. Rock, kapitalizmin bilinen kurallarını sorunsuzca uygulayıp başarılı olduğu başlıklardan biridir. Muhalif olanı kendi kurallarına göre yeniden şekillendir, ondan kazanmanın yollarını bul, böylece isyanı  yozlaştırdığın gibi para kazanmaya da devam et, bir taşla iki kuş vur! "yorumkat.com"
***
CİDDİ SAAT
Şimdi dünyada nerede biri ağlıyorsa
Sebepsiz, dünyada, ağlıyorsa
Bana ağlıyor.
Şimdi gecede nerede biri gülüyorsa
Sebepsiz, gecede, gülüyorsa
Bana gülüyor.
Şimdi dünyada nerede biri yürüyorsa
Sebepsiz, dünyada, yürüyorsa
Bana gidiyor.
Şimdi dünyada nerede biri ölüyorsa
Sebepsiz, dünyada, ölüyorsa
Bana bakıyor.
Rainer Maria RİLKE
Çeviri: Behçet NECATİGİL
***
YERDEN KÜÇÜK OYNAYIN
Billy Eisenberg

(Yer Oyunu Önerisi)

Bir çok Briç oyuncusu, ilk elde Dam atak edildiğinde ve yerde Rua olduğunda Asın sağ tarafındaki rakipte olduğundan ve bir veya iki tur sonunda düşeceğini farkındadır. Öte yandan yerden küçük oynayarak kazanç elde edilebilecek bir çok pozisyon vardır.
İlk örneğim, uluslararası bir turnuva finalinde oynadığım elden;
Herkes Zonda
____________Kuzey:
____________ RV85
____________ D4
____________ RV42
____________ AD7
Batı:                                                     Doğu:
 T9642                                               A73
 V7                                                     R92
 T653                                                 AD987
 T2                                                     84
____________Güney:
____________ D
____________ AT8653
____________ –
____________ RV9653
Kontrat: Güneyden 6 Trefl
Atak: 5
Atağa hemen yerden küçük koydum! Neden Batının Dam altından açılmış olabileceğini düşünerek, Vale oynamadım diye soranlar için; Doğuda Dam yoksa Ası koyacaktır ama onlusu da var ise oyunu sıkıntıya sokacaktır. Tecrübeme göre As ve Dam Doğuda olmalı idi ve Vale oynamanın hiç bir yararı olmayacaktı. Amacım daha sonra Karoyu sağlayıp eldeki Piki kaçmaktı. Tahmin ettiğim gibi Doğu ortağının 53 den çıkmış olabileceğini düşünerek Damı koydu. Çaktıktan sonra kozları toplayıp planımı gerçekleştirmek kolay olmuştu. Sadece Pikten bir el vererek şlemi başarmıştım. Eğer ilk el Valeyi koysa idim eksi bir olacaktı!

Yerden küçük oynayarak rakipleri sıkıştıran bir el örneği daha;
İkili turnuva
Kimse Zonda değil
____________Kuzey:
____________ R75
____________ A74
____________ DV6
____________ A874
Batı:                                                     Doğu:
 V64                                                     3
 D932                                                  VT6
 RT84                                                  A9732
 V9                                                       DT32
____________Güney:
____________ ADT982
____________ R85
____________ 5
____________ R65
Kontrat: Güneyden 4 Pik
Atak: 4
İkili turnuvada bir el fazla çıkarmak önemli olduğundan bunun peşine düştüm. Koz dışındaki tüm renklerde birer kayıp vardı. Kim ilk el yerden onör koymak yerine küçük oynamayı tercih eder ki? Amaç Karo onörlerinin Batı ve Doğu arasında paylaşıldığını umarak bir el sağlamak olmalı. Ancak eli As ile alan Doğu hemen diğer renklere saldırır, sizin elinizde başka Karo olmadığından Karo oynayamazsınız ve sonuçta 3 el alırlar.
Ya ilk el yerden küçük oynanırsa ne olur? Doğunun yerinde olan hemen hemen hiçbir oyuncu, deklaranın tek parça olabilecek Onlusuna el kaptırmayı göze alıp 9 oynamaz ve yine As koyar. Böylece yerdeki Karolara kayba kayıp oyunu ile eldeki kayıpları atma imkanı doğar! Doğunun elinde AR9x ya da AR8x de olsa aynı şekilde oynardı.

Benzer tarzda bir örnek daha;
İkili turnuva
Herkes Zonda
____________Kuzey:
____________ A84
____________ AT9
____________ AV3
____________ R975
Batı:                                                     Doğu:
 RT                                                       3
 RV2                                                    D7654
 DT52                                                  R9864
 DV84                                                 T2
____________Güney:
____________ DV97653
____________ 83
____________ 7
____________ A53
Kontrat: Güneyden 4 Pik (Batı 1 Trefl ile oyun açar)
Atak: 5
Atağa yerden küçük konunca Doğu kolayca Ruası ile eli alır. Sanki deklaran atağı elindeki Dama çekmiş gibidir. Şimdi Karonun ortağında tek parça olabileceğini düşünerek Karo oynayabilir ama yerdeki AV makası tedirgin edecektir. En doğru hamle olan Körü döner. Yerden As ile alan deklaran Karo Asına Kör kaçar ve yerden oynadığı ikinci Körü çakar. Pik Damına Batı mecburen Rua koyunca kozları temizler. Elden son Piki oynadığında Batı minör renkler arasında sıkışır;
____________Kuzey:
____________ –
____________ –
____________ V
____________ R97
Batı:                                                 Doğu:
 –                                                      –
 –                                                      –
 D                                                      98
 DV8                                                T2
____________Güney:
____________ 3
____________ –
____________ –
____________ A53
Eğer ilk el Ası koysa idi bu pozisyon oluşmayacaktı!
Belki de yerden küçük oynamanın en büyük avantajı, yerde Rua var iken, yerin arkasındaki oyuncuyu zora sokmasındadır.

Örneğin;
Kontrat: Güneyden 4 Kör
Atak: 2
Yerin eli:
____________Kuzey: (yer)
____________ R76
____________ VT53
____________ ARV84
____________ T
Doğu olarak eliniz:
_____________________Doğu: (siz)
_____________________ AV543
_____________________ 9
_____________________ 765
_____________________ V853

Yerden 6 kondu. Doğu olarak ne oynayacaksınız? Belki diyeceksiniz ki, Vale oynarım çünkü deklaranın eli şöyle olabilir;
____________Güney: (deklaran)
____________ 98
____________ R87642
____________ 3
____________ AR62

Yazık oldu, yanıldınız! Deklaranın eli şöyle idi;
____________Güney: (deklaran)
____________ DT98
____________ RD842
____________ –
____________ RD76
Hem Pik Damına el kaptırdınız hem de ortağa Piki çaktırma şansını kaçırdınız. Şimdi nasıl olacak da tekrar el tutabileceksiniz! Ortağınız içinden size kızmakta olmalı!
İlk el bu ihtimali düşünerek As koyduğunuzu varsayalım. Ya ortakta DTx var ise. Yine batacak kontratı çıkarttınız diye size kızacak!
Yani, yerden küçük koymak rakiplerinizi delirtecek demektir!
Size löve kaybettirmeyecek şekilde, yerden küçük oynamak üçüncü eli hata yapmaya zorlar.
Kaynak
Halim Hanyaloğlu

21 Eylül 2018 Cuma

Yenilginin İşlevi

Ksenija Sidorova: V. Monti - Csárdás 
https://www.youtube.com/watch?v=XIJM2kZgYiI 
***
görsel. flickr 
***
Karşıtlar yararlıdır. 
En iyi uyum farklılıklardan çıkar. 
Herakleitos  (Aymavisi)
***
HESPERİDES’ İN ELMALARI
Altın gibi ışıldar ağaçların arasından,
Hesperides’in elmaları!
Ayla delinmiş gece kavisi arasından
Sarı ışığın solgun temrenlerini fırlatırlar,
Buse dolu melteme yönelip
Sallarlar defineyi, altın parıltılı
Hesperides’in elmaları!

Uzak ve ulaşılmaz olsalar da parıldar
Hesperides’in elmaları!
Yalnızca neşe saçan
Dürtükleyen ışığıyla körleşmiş,
Şebnemle örtülmüş, böğürtlenle boyanmış,
Zavallı safdil ölümlü, yolculuktan ürkmüş,
Altın pırıltısına yakında ulaşmayı
Ve sahip olmayı hep düşünür
Hesperides’in elmaları!
Kuşatılmış ve pırıltılı ve asılı,
Hesperides’in elmaları!
Hepsi tastamam, doğa üstü yine de,
Arı sürüsü gibi kümelenmiş.
Teslim olmamış hiçbir erkeğin arzusuna,
Safran ateşiyle tutuşmuş,
Şahane, saldırılmamış, altın
Elmaları Hesperides’in.

Amy Lowell (1874-1925, ABD), çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Çevirenin notu: Hesperides, Yunan mitolojisinde altın elmalarla dolu bir bahçenin bakımını üstlenmiş orman perilerinin adıdır.
***
YENİLGİNİN İŞLEVİ
Herkes bir yengi sahibi olmaya çalışıyor; oysa yengiden çok yenilginin yüksek bir işlevi vardır yeryüzünde. Canlıları beslemek için kurulan vahşi ya da değil bütün sofralara oturmak bir yenilgi sonucu mümkün olur.

Yenilginin İşlevi
Yapışkan dilleriyle böcek avlayan sürüngenler, böceklerin yenilgisi olmasaydı yaşayamazdı. Kurbağalar yenilerek yutulmasaydı yılanlar olmazdı ve erkekler birbirine yenilerek en kuvvetlilerini seçmeseydi, dişiler güçlü oğullar doğurmak yolunda alfa erkeği  bulamazdı. Çocuklar “birdir bir”, “yağ satarım bal satarım” ve “beş taş” oyunlarında birbirlerine yenilmeseydi, dünyanın kendileri için yaratıldığı yönündeki narsistik düşüncelerden vazgeçmezlerdi.

Hep yenen insanlarda ne kadar bönlük varsa, sürekli yenilenlerde de bir o kadar derinlik vardır. Yenilerek ayakta kalmak çünkü, zorunlu olarak derinliğine bilmeyi, sabretmeyi, en düşkün yerlerde iz sürmeyi, sesini kesmeyi, “bir gün yenilginin anlamının anlaşılacağı ve o gün takdir göreceği” gibi bir hayali sonsuza dek sürdürmeyi, kendini yenenleri çocuksu bir küskünlükle beraber sevebilmeyi, içteki yenilgi tedirginliğine rağmen, yenginin hoşnutluğunu yaşamak isteyen güçlülerin savaş davetlerini geri çevirmemeyi gerektirir. 
Yenilgi, bir insanı yenemeyecek kadar büyüklüğü ancak olan kesintisiz bir güç demektir. Güçlüler çünkü, seni zayıf bir rakip olarak daima karşılarında görmek isterler. Bir boksörün karşısındaki kum torbası gibidir bu güç. Yumruklar kendini iyi hissettiği zaman gelir vurur, bilmez ki ama, o kötü hissettiği zaman da kum torbası orada durur ya da belki bilir de, torbanın kendisi olmadığında da, çengele asılı duracak, hep duracak kadar bir gücü olduğunu unutur.
Dünyanın kahramanlarını ismi olmayan mağluplar yaratmıştır; anıt ağaçları gübrelerin, simgeleşmiş arabaları tenekelerin, heykel Davut gibi ölümsüz bedenleri hücrelerin, anısına taklar dikilen zaferleri ölülerin, her kulak için tanıdık türküleri bitmiş tükenmiş sevgilerin yaratması gibi.

Viyana’da kappelmeister Antonio Salieri, Mozart’a yenilmiş, o çalarken ardından, yenilgiyi apaçık itiraf eden “ah Allah’ım neden ben değil de o” demişti. Beethoven’in, Liszt’in hocasıydı, elliye yakın operası vardı, “Kıyamet Günü” kantatı ve “Trofonio Mağarası” operası çok şey sayılırdı ve tabii ki bütün orta Avrupa için azımsanmayacak bir ustaydı. Çok kişileri yenerek belki de bu unvanı almıştı. Salieri gibi bir ustayı yenmek Mozart’a iyi gelmiş olmalıydı. Bir devin üstüne çıkmak genç bir besteci için, atlara yapılan iğne gibi doping etkisi yapmış olmalıydı; mesafeyi daha da açmak için pistten çıkmamış, koştukça koşmuş, Salieri bitkinleşirken o yıldız olmuştu. Belki de Salieri olmasaydı, Mozart bu kadar uzak koşamazdı. Salieri Mozart kadar Schubert’i de sevmezdi. Kendisi Mozart’a yenilirken, Schubert’de Beethoven’a yenilmişti. Demek Schubert’in yenilgisi ona, kendi yenilgisini hatırlatıyordu ve böyle bir ortamda aynı kaderi paylaşmışlar arasında sevgi kurulamıyor, daha çok arada bir küçümseme duygusu oluşuyordu. Onun, öğrencisi Beethoven’ı sevdiği kadar, kompozitör Beethoven’ı da sevdiğini düşünüyorum. Çünkü yenilenler, ancak kendilerini yenmemiş yenenleri severler.

Yenilenler, iyice güçten düşüp de yeryüzünden çekildiğinde her şey biter ama. Kum torbası pörsüdüğünde boksörler, böcekler geçip gittiğinde sürüngenler, işçiler grevdeyse kapitalistler çöker. Son ekonomik kriz de öyle olmadı mı? Tüketiciler boğazına kadar borçlandığı halde üretim fazlasını eritemediler, o zaman da üreticiler tükenip bittiler.

Yenilenler olmadan, kimse bir yenginin sarhoşu olmasın, çünkü bir adım sonra yeni yenilenler bulunmak zorunda kalınacaktır ve bunlar da şimdiki yenenler arasından çıkacaktır.
En soylusu onun için kendini yenen olmaktır. Yenilenin de yenenin de sen olduğu, dökülen kanın ve alınan ganimetin içte kaldığı, bir taraftaki gönencin, karşı taraftaki yitikliğin birebir karşılığı olduğunu anlamak için önce kendini yenmek, hayata doğru sonra geçmek gerek.
AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan, Bilim Teknik 28.05.2010

18 Eylül 2018 Salı

Coşkudan Uzak Durun

Michele McLaughlin - The Lonely Ballerina
http://www.youtube.com/watch?v=FuRdb8CcyAU
***
görsel.flickr
***
Cahillik üç türlüdür:
Hiçbir şey bilmemek,
Gerekeni bilmemek,
ve bir sürü gereksiz şeyleri bilmek.
Thomas Fuller
***
Melih Cevdet Anday:
Haham
"Filozof" lakabı ile anılan Rıza Tevfik'i, bir ramazan günü meyhanenin birinde demlenirken yakalayan bir polis memuru karakola götürmüş onu, komisere teslim etmiş. Komiser açmış ağzını yummuş gözünü, "Sen ne utanmaz adamsın! Sen nasıl müslümansın!" diye bağırıp çağırıyor. Rıza Tevfik, yakayı kurtarmak için, "Ben müslüman değilim, Yahudiyim." demiş.

Duraklayan komiser, karşısındakinin yalan söyleyip söylemediğini anlamak için, polis memurunu çarşıya gönderip bir Yahudi satıcı getirtmiş karakola, "Konuş bakalım şu herifle, Yahudi mi değil mi, söyle bana." demiş. Meğer Rıza Tevfik çok iyi İspanyolca bilirmiş. Yahudi ile uzun boylu konuşmuşlar. Komiser, Yahudi'ye Rıza Tevfik'i gösterip, "Yahudi mi?" diye sorunca, Yahudi satıcı, "Ne Yahudisi, Haham Haham!" demiş.

***
SAĞANAK
Tane tane konuştu ilkin
Sonunda boşandı sağanak gibi
Kınalı kuzum benim, kekliğim.
Oktay Rıfat Horozcu

***
COŞKUDAN UZAK DURUN
Mike Lawrence

[Genel Briç Önerisi]
Tanıdığım tüm oyuncular, briç yaşantılarında mutlaka şu şanssız durum ile karşılaşmıştır. 3 Sanzatu deklere etmişinizdir, ancak defans arka arkaya 5 el alacak oyunu bulmuştur. Pişmanlık ve kızgınlık hislerini yoğun bir şekilde yaşarken, el yer geçişlerini de karıştırıp, 8 el yerine ancak 6 el alırsınız. Şu karışık duygular sizin 1 batmanız yerine 3 batmanıza neden olmuştur! Bu borddan sıfır alacağınız kesindir. Üzüntü ile kafanızı sallarken, ortağınızın yanındaki seyirciye bir şeyler fısıldadığını görürsünüz! Durum tanıdık geldi mi?

Kötü haberler moral bozucudur. Yanlarında, hayal kırıklığı, üzüntü, stres , depresyon gibi olumsuz duyguları da getirirler. Bu duygular içindeyken doğru dürüst düşünmekte mümkün değildir. Aslında olumsuz duygular bulaşıcıdır. Karşı taraftakine de bulaşır. Bununla baş edebilmek için yapılması gereken, konsantrasyon düşüklüğünü hemen fark edip değişiklik yapmaktır. İnsanların kendilerini tekrar toparlamak için kullanacağı yöntemler farklı olabilir. Usta oyuncular bunu otomatik olarak yaparken, iyi oyuncular zorlansalar da kendilerini çabuk toparlar, diğerleri ise bunu ancak zaman zaman başarabilir. Eminim bir çoğunuz “Biliyorum” diyordur. Biliyorsunuz ama yapabiliyor musunuz? Esas soru budur! Güçlü olumsuz duygular, düşünce sistemimizi engeller.

Peki, hep olumsuz duygular mı düşünce sistemimizi etkiler? Şu durumu yaşadınız mı? Rakipler 1NT ve 3 NT diyerek kontratı alırlar. Sizde elinizde tek alıcıları olan renk olan Pik RV8642 den dördüncü büyüğünüzü çıkarsınız. Yerden iki küçük Pik çıkar. Acaba deklaranın As Damına doğru mu oynadım diye düşünürken. Ortak Ası koyar ve düşünmeye başlar. Siz heyecan içinde Pik gelmesini bekliyorsunuzdur. Piki mi yok yoksa! Başka renge mi geçecek! “Ortak Pik oyna Pik” diye içinizden yırtınırken, ortak Pik Onluyu oynar. Yaşasın!!! Mutluluk ile tüm Piklerinizi çekersiniz. Keyiften uçuyorsunuzdur. Son Piki oynarken, 200 puan cepte diye sevinirsiniz. Son Pikinizi de oynadıktan sonra şimdi ne oynamalıyım diye düşünürsünüz. Ortak ne kaçmıştı? Son kağıt galiba 7li idi ama rengini hatırlayamadım. Ya bir önceki! Ondan önceki! Deklaranın elden verdikleri ne idi? Ya yerden atılanlar? Siz mutluluktan bulutların üzerinde uçarken tüm konsantrasyonunuz da bulut olup uçtu. Şimdi hangi renk ile devam edeceksiniz? Ya ortakta bir As varsa ve onu alamazsak ne olacak? Ortağınızın bir kez daha yanındaki seyirci ile fısıldaşmasına tahammül edebilecek misiniz?

Briç masasında coşku avantaj sağlamaz! Konuşmalarınızı, yer oyununuzu ve defansınızı olumsuz yönde etkiler.

____________Kuzey:
____________♠ 95
____________♥ RD62
____________♦ AT
____________♣ AV963

____________Güney:
____________♠ DV8
____________♥ V95
____________♦ RD73
____________♣ RD4

Güney
Batı
Kuzey
Doğu
1♦
Pas
2♣
Pas
2NT
Pas
3♥
Pas
3NT
H.Pas
Atak: ♠6
Doğu As ile alıp yeniden Pik gelir. Batı boşladığı için eli alırsınız. 1 Pik, 3 Karo ve 5 Trefl ile 9 el cepte gözüküyor! Acaba 10. cu eli de alabilir miyiz diye düşünürsünüz. ♣R oynadığınızda, Batıdan ♥3 düşer. Demek ki hazır el sayısı 9 değil 8 imiş. Şimdi 9.cu eli nereden bulacağız sorusu ortaya çıktı! Kontratı çıkarmak için gerekli ek eli bulmak için 2 ihtimal var;
Körden bir el yapmaya çalışmak. Yani Kör Ası çıkarmaya oynamak. Ancak Piklerin rakiplerde 4-4 dağılması şart. Yoksa batarız.
Karo On ile empas denemek. Tutmazsa batarız.

Doğru karar verebilmemiz için, kontrat çıktı mutluluğu içinde uçarken, rakiplerin oynadığı Piklere dikkat etmeniz gerekiyordu. Eğer konsantrasyonumuzu kaybedip buna dikkat etmedi iseniz, tek şansınız yazı tura atmak olacak! Yine duygularımıza kurban olduk demektir.
Eğer Doğu ikinci tur ♠2 oynadı ise, muhtemelen Pikler 4-4 dağılmıştır. Yok eğer ♠T oynadı ise muhtemelen Pikler 5-3 dağılmıştır. Kör Asa eli verdiğimiz anda batarız. Karo empasını denemek zorundayız.

Briç masasında pozitif ya da negatif duygularınızı uçlarda yaşıyorsanız, duygularınızı bastırmaya çalışın. Durun ve dikkatinizi toplayın!
Kaynak
Halim Hanyaloğlu’na teşekkürler.