3 Ekim 2023 Salı

Ogüst

Paganini: La Campanella 
***
Nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, 
ben sahtekarlık diyorum.
Charles Bukowski 
***                                                         
YETKİ  VE  AYRICALIK                   Avrupa’da briç oynuyoruz, biz kapalı odadayız.  
Kapalı odaya ancak görevliler girebiliyor. 
Maça başlayalı on dakika olmuş,  ikinci bordu oynuyoruz. 
Kapıda bir konuşma başladı, döndüm baktım, Rona Gianarrigo.  
Yanında bir kişi daha var.
Rona Gianarrigo  1940 doğumlu,  Avrupa Briç Federasyonu başkanı,  
çok beyefendi biri.
İçeri girmek istemiş.

Görevliler hemen yanına koştular,  saygı ile selamladılar ama girmesinin mümkün olamayacağını söylediler başkana. 
Başkan da hiç itiraz etmedi,  kapıda şöyle bir an durdu,  sonra yanındakine başını sallayarak bir şeyler söyledi ve dönüp gittiler. 
Avrupa’da insanların görevleri onlara kural dışı davranabilme ve ayrıcalıklı yaşama hakkını vermiyor!
12 Temmuz 2009 Faik Falay, Cumhuriyet

***
OLMAYANIN YARARI
tekerleğin göbeğini
otuz çubuk bölüşür
ortasındaki deliktir
onu yararlı kılan

bir testi yaparsın
çamurdan
içindeki boşluktur
onu yararlı kılan

pencereler kapılar
oyarsın odaya
oyuklardır
onu yararlı kılan

olandan  kâr gelir
olmayandan yarar
Lao Tsu
***
OGÜST
Zayıf 2 açışı sonrasındaki forsing 2NT deklaresine cevap metodudur. Bu sayede zayıf 2 açan taraf hem elinin kuvvetini hem de uzun rengindeki yüksek onörlerini gösterebilir (yüksek onörler A, K ve & Q' dur. J hesaba katılmaz).
Cevaplar şöyledir:
3 Trefl: min. el, uzun renkte 1 yüksek onör
3 Karo: min. el, uzun renkte 2 yüksek onör
3 Kör:  max. el, uzun renkte 1 yüksek onör
3 Pik:   max.el, uzun renkte 2 yüksek onör
3 Nt:    max. el, uzun renkte 3 yüksek onör
*
Hatırlama için ipucu: "Minörler minimum, 1-2-1-2-3" numaralar, mümkün olan 5 cevabın her biri için elde olan yüksek onörleri göstermektedir.
Not: Açıcının minumum (6HCP) ile maximum (10-11HCP) arasında olduğu durumlarda şu şekilde değerlendirilir;
8HCP+ 7 kayıp varsa maximum
8HCP+ 8 kayıp varsa minumum
*
Kayıplar:
Her bir renkte muhtemel 3 kayıp vardır; AKQ. Bununla birlikte  desteksiz bir Q yarım kayıp, ufak bir singleton 1 kayıp, ufak bir dblton 2 kayıp olarak sayılır ve AJxxxx, xx, xx, Qxx şeklindeki bir el 8,5 kayıplı olarak değerlendirilir. Ancak Qxx' yı QJx şeklinde değiştirirsek kayıplar 8 ile sınırlanacaktır. Her iki elde bir top onöre sahip ve minumum kuvvette olduğundan 3§ deklaresini gerektirir.
“albabridge.net” teşekkürler.

2 Ekim 2023 Pazartesi

Çapkın Hikaye

                                                   saner özdilek'e teşekkürler

Вальс сэра Хопкинса. Waltz Sir Anthony Hopkins

*

Sir Philip Anthony Hopkins  (d. 31 Aralık 1937), Galli aktör, yönetmen, yapımcı,  besteci ve ressamdır.  Britanya İmparatorluk Nişanı (CBE) sahibidir.                     https://tr.wikipedia.org/wiki/Anthony_Hopkins

***
Korku, en beşeri duygudur. 
Benim iktidarlara başkaldırışımı görenlerden kimi, beni korkusuz insan sandılar. 
Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. 
Korkarım, yine söylerim.
Korkmuyorum diyenler, ya başkalarına yalan söylüyorlar, ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar ya da bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar. 
Aziz Nesin (Mum Hala)
Tembellerin çalışma günü yarındır. Vakıf çocuklarına öğütlerinden. “nesinvakfı.org”
***
HEPSİ AYNI
Kaç sevgiliyi sonuncu saydıysam
 Hepsi de aynı kadındı
 Bilmiyorlardı kendilerini
 Ama ben biliyordum
 Çünkü hep aynı bendim.
 Kaç kadını seviyorum dedimse
 Hepsi de aynı kadındı
 Bilmiyorlardı birbirlerini
 Ama ben biliyordum
 Çünkü hepsini seviyordum.
 Kaç kadın ihanet ettiyse
 Hepsi de aynı kadındı
 Bilmiyorlardı kaç yaram olduğunu
 Ama ben biliyordum
 Çünkü vurulan hep bendim.
Aziz Nesin
*****
ÇAPKIN HİKAYE
Mayıs ayı girince, çalıştığım derginin sekreteri,
-  Artık yaz geldi, çapkın hikaye yaz dedi.
Hiç bozuntuya vermedim, başüstüne! dedim.
Kendi kendime, çapkın hikaye nasıl olur diye düşündüm.
Bir hafta sonra sekreter,
-  Çapkın hikaye yazdın mı, dedi.
-  Unutmuşum, haftaya yazarım, dedim.
Unuta unuta mayısı atlattım, haziran girince sekreter iyice kızdı.
Temmuzda da,
-  Bana bak, yazacaksan yaz, yazmayacaksan söyle başkasına yazdıralım, deyince
hem şerefi kurtarmak, hem de geçim derdi uğruna çapkın hikaye yazmaya karar
verdim.
*
Çapkın hikaye, çapkın hikaye… İlkin bir konu bulmalı. İçinde kadın olmalı. Kadın değil, fıstık gibi, ilik gibi bir karı olmalı.
Üçüncü gün hikayeyi sekretere götürdüm.
Sekreter memnun,
-Oku bakalım! dedi. Başladım okumaya:
“ Kadıköy vapurunda, her zamanki gibi  güvertede oturuyorum. İskelede yerli malı bir sarışın bomba. Yaklaştım,
-  Benimle plaja gelir misin? diye sordum.
-  Anlaşırsak gelirim, diye cilvelendi. Pazarlığa başladık, elli lira istedi.
-  Çok, dedim,
- Neresi çok, dedi, bu zamanda hayat pahalı… Bir ruj onaltı lira. Domates şu kadar.”
Sekreter bomba gibi patladı.
-  Bu ne biçim çapkın hikaye, olmamış, halk zaten sıkıntıda, sen tutmuş, hikayenin en tatlı yerinde zırvalamışsın.
*
Canım sıkıldı. Eve kapandım, bu kez hikayeme öyle yoksul yoksun kızları almayacaktım. Şöyle zengin bir sosyete karısı… Hikaye benim değil mi, istediğimi seçerim, keyif benim.
Esaslı bir çapkın hikaye yazdım.
Sekreter
-  Oku, dedi.
Başladım okumaya.
“Salondan hafif  bir müzik sesi geliyordu, biz Süheyla ile balkondaydık. Başını omuzuma yasladı. Onu kendime çektim.
-  Kocam görür, aman, dedi. Ben de
- Niçin bu kozalak herifle evlendin diye sordum.
- Ah, sorma, dedi. Nasıl evlenmeyeyim. Bu zamanda kolay mı şekerim, parasızlıktan mecbur kaldım, dedi.”
Sekreter
-  Yine olmamış, işi tatlı yerinden alsana, sen laf anlamıyorsun dedi.
*
Çapkın hikaye uğruna ekmeğimden, mesleğimden  olacağım. Beğendirmek amacıyla bir haftada yeni bir hikaye daha yazdım. Gidip sekretere okudum:
“Plajdaki kabinin budak deliğine gözümü uydurdum. Genç kız çırılçıplaktı. Adam da soyundu. Sonra erkek benim gözetleme deliğime geldi.
- Arkadaş, dedi,  vaktin doldu, iki buçuk liraya beş dakika.  Bundan sonrasını seyredeceksen beş lira alırım.
- Aman, dedim, param yok. Gel sen dışarıya, ben içeriye gireyim. Sen bizi seyret. Bu kez o gözetleme deliğine geçti, ben kabine girdim.”
Sekreter
-Olağanüstü güzel, sonra ne yaptınız? dedi.
-Siz, dedim, bir hikayeye elli lira vermiyor musunuz? Bana yirmibeş lira verin, hikayemin buraya kadar olan bölümünü koyun dergiye. Çünkü bundan sonra kız,
- Bu kadar  çalışıyorum, yine de geçinemiyorum. Hasta çocuğumun ilacını alamıyorum, deyip başladı ağlamaya. Vallahi kabahat benim değil.
- Sus kız hikayeyi berbat ettin, sekreter yine bana darılacak  dedim.
- Sen karışma, ben ağlayacağım dedi.
Aziz Nesin “Kısaltılmıştır”