Elli iki oyun kartıyla oynanan zeka ve dostluk oyunu briç. Bir spor, bir bilim dalı ve müzik gibi evrensel bir dil. Günümüzde oynanan "Kontrat Briç" 1925 yılında Amerikalı işadamı Harold S. Vanderbilt tarafından Konuşmalı Briç ve Plafond isimli kart oyunlarının en iyi yönlerinin alınıp bazı yeni düzenlemeler yapmasıyla ortaya çıkmıştır. Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından 1998 yılında zihin sporu olarak kabul edilmiştir. ACBL (Amerika Kontrat Briç Ligi) yayınlarında "İlk defa Türkiye'de İstanbul'da oynanmıştır, adını Haliç'in üzerindeki Galata Köprüsü'nden almaktadır “ denilmektedir. Türk kökenli bir oyun olduğu iddia edilse de aslında İngiliz'lerin Whist isimli oyunundan evrimleşerek bugünkü haline gelmiştir.
Briçte toplam 15 kelime vardır. Birle yedi arasında yedi adet rakam, pik, kör, karo, trefl, sanzatu, kontr, sürkontr, bir de pas. Briç, bu on beş kelimeyle elimizle ilgili binlerce bilgiyi ortağımıza aktarabilmektir. Federasyonu olan, yüksek okullarda ders olarak okutulan bir oyun. İnternette canlı olarak da oynanabilen, en ucuz oyunlardan biri. Kumar değil.
Brici iki perdelik esere benzetiyor Faik Falay adındaki usta. Birinci perdede herkes elini anlatıp arttırmaya girerek oyunu almaya çalışır. İkinci perdede kağıtlar yere açılır ve kart oyunu başlar.
Çözümlemeli düşünme, beyni doğru kullanma, neden sonuç ilişkisi kurabilme yeteneklerini geliştirir. Bilim dergilerinin birinde, yakın dostlukların yaşamı iyileştirdiğine ilişkin bir araştırma sonucu yayınlanmıştı. Briç yakın dostluklar geliştirmemize yardımcı olur.
Melih Özdil, Faik Falay, Okay Gür, Tezcan Şen, Yalçın Atabey, Şiar Yalçın yerli usta briççilerimizden birkaçı. Ömer Şerif, Zia Mahmut, Marty Bergen, Charles Goren, Michel Lebel, Ely Culbertson yabancı briç ustaları.
Briçte başarı, kartları saymak, ortaklığın gereklerine uymak, disiplin ve emekle mümkün. Anahtar cümle: " Ben şimdi ortağıma ne dedim? " sözüdür.
Bazen zihin ve beden olarak kendimizi çok yorgun hissettiğimiz anlar olabilir.
Briç, bu en yorgun anlarımızda üzerine binip dağları aşabileceğimiz, daldan yontulmuş değnekten bir at gibidir. Neşe içinde yolumuza devam etmemizi sağlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder