Yakın Dostluklar
Ömrü Uzatıyor (Cumhuriyet Bilim)
Maymunlar arasındaki yakın ilişkiyi inceleyen Amerikalı ve İngiliz bilim insanları, yakın dostlukların yaşam üzerine olumlu etki yaptığı sonucuna vardı. Sonuç, grup içindeki yüksek statünün uzun yaşam için gerekli ana etken olduğuna dayanan teoriyi çürütmüştür.
Mutluluk kaynakları:
Para: Bir yere kadar.
Gençlik: Hayır
Evlilik: Belki
Arkadaşlık: Evet
Sosyal haklar ve güvenlik: Evet
Piyango kazanmak: Hayır
Felsefi sorgulamalar: Büyük olasılıkla hayır.
Maymunlar arasındaki yakın ilişkiyi inceleyen Amerikalı ve İngiliz bilim insanları, yakın dostlukların yaşam üzerine olumlu etki yaptığı sonucuna vardı. Sonuç, grup içindeki yüksek statünün uzun yaşam için gerekli ana etken olduğuna dayanan teoriyi çürütmüştür.
Mutluluk kaynakları:
Para: Bir yere kadar.
Gençlik: Hayır
Evlilik: Belki
Arkadaşlık: Evet
Sosyal haklar ve güvenlik: Evet
Piyango kazanmak: Hayır
Felsefi sorgulamalar: Büyük olasılıkla hayır.
*Bu araştırmanın
diğer sonucu: Arkadaşlık mutluluk kaynağıdır, yakın arkadaşlıklar ömrü uzatır.
görsel: deviantart
****
İNAN BALIKÇILARIN YALANCISIYIM
Balıkçılar söylüyor, her gece ağlara balık balık
avlanıyormuşum
dündü, kan yağmurlarında büyümüştük, söyleyeceklerimizin
hepsini söyleyememiştik
gülüyorsun çığlık çığlık geçmişe gömülüyor mavili bulutlar
bir bulut çekiyorum düşlerine, tatlı sesin hüzünle esiyor
boran boran
dudakların kıvılcım saçıyor incitebilirsin gelincikleri
gelinciklerdi, insan sesleriyle uyanıp boğulmak
istemezlerdi
unutmadım kan uyumaz gülmelisin biliyorum beklemiştim
kör bir umutla
işitecek birileri çıkar diye çığlıklarının suskunluğunu
şimdi, sev gelincikleri diyorum sen tutup bütün duygularımı
kokluyorsun
yürü diyorum ellerinde başlıyor büyümek, paramparça
oluyor umutsuzluklar düş kırıklıkları
ağlama sakın, bakarsın bir vur emri de gözyaşlarına çıkar
*
inan, balıkçıların yalancısıyım, her gece ağlara balık balık
avlanıyormuşum ...
Tuğrul Asi BALKAR
Balıkçılar söylüyor, her gece ağlara balık balık
avlanıyormuşum
dündü, kan yağmurlarında büyümüştük, söyleyeceklerimizin
hepsini söyleyememiştik
gülüyorsun çığlık çığlık geçmişe gömülüyor mavili bulutlar
bir bulut çekiyorum düşlerine, tatlı sesin hüzünle esiyor
boran boran
dudakların kıvılcım saçıyor incitebilirsin gelincikleri
gelinciklerdi, insan sesleriyle uyanıp boğulmak
istemezlerdi
unutmadım kan uyumaz gülmelisin biliyorum beklemiştim
kör bir umutla
işitecek birileri çıkar diye çığlıklarının suskunluğunu
şimdi, sev gelincikleri diyorum sen tutup bütün duygularımı
kokluyorsun
yürü diyorum ellerinde başlıyor büyümek, paramparça
oluyor umutsuzluklar düş kırıklıkları
ağlama sakın, bakarsın bir vur emri de gözyaşlarına çıkar
*
inan, balıkçıların yalancısıyım, her gece ağlara balık balık
avlanıyormuşum ...
Tuğrul Asi BALKAR
****
fineartamerica
BALİKLARIN EFENDİSİ LÜFER
Vedat Başaran, Denizce.com
Balık sofralarının vazgeçilmezi lüfer, etinin lezzeti ve kendine özgü aroması
balık severlerin liste başı balıkları arasında gelir. Türkiye balıkları
hakkında müthiş bir araştırması ve bilgisi olan ve bu bilgileri kitaplaştıran
Karakin Deveciyan Üstat, der ki;” lüfer balığı diğer balıklarla karıştırılmaz,
etinin lezzeti, kendinden büyük balıklara saldıracak kadar gözü pek olması ve
oltaları kırmakta ve kaçmaktaki ustalığı ile çok belirgin olarak tanınır”.
İstanbul halkı için çok değerli olan lüfer balığı, tarihimizde kimi zaman “boğazın sultanı” kimi zaman “boğazın dişlisi” olarak anıldı. Çok sevilen boğazın kabadayısı lüferin gelişme evrelerine göre, koruk, defne, çinekop, sarıkanat, lüfer, kaba lüfer ve kofana şeklinde isimlendirmede bulunulmuş. Başka hiçbir balığa bu kadar derinlemesine tanımlamalar yapılmamış. Oltayla balık tutma sevdalıları, sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlamaya koyulurlarmış.
Yumurta bırakmak için yaz aylarında Ege’den, Marmara’ya ve Karadeniz’e çıkan lüfer sürüleri eylül ortasından itibaren Karadeniz’in besili sularında gelişerek inişe başlar. Artık boğaza inerek serüvenlerine devam ederler. Bu iniş sırasında, günümüzde güçlü radarlı balıkçı teknelerinden kurtulabilirlerse boğazda ve Marmara’da uzun süre kalır, av verirler.
İstanbul halkı için çok değerli olan lüfer balığı, tarihimizde kimi zaman “boğazın sultanı” kimi zaman “boğazın dişlisi” olarak anıldı. Çok sevilen boğazın kabadayısı lüferin gelişme evrelerine göre, koruk, defne, çinekop, sarıkanat, lüfer, kaba lüfer ve kofana şeklinde isimlendirmede bulunulmuş. Başka hiçbir balığa bu kadar derinlemesine tanımlamalar yapılmamış. Oltayla balık tutma sevdalıları, sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlamaya koyulurlarmış.
Yumurta bırakmak için yaz aylarında Ege’den, Marmara’ya ve Karadeniz’e çıkan lüfer sürüleri eylül ortasından itibaren Karadeniz’in besili sularında gelişerek inişe başlar. Artık boğaza inerek serüvenlerine devam ederler. Bu iniş sırasında, günümüzde güçlü radarlı balıkçı teknelerinden kurtulabilirlerse boğazda ve Marmara’da uzun süre kalır, av verirler.
Günümüzde yoğunluklu olarak ağ ile tutulan lüferler sürü halinde yaşarlar. Çok hareketli olmayan lüferler daha yağlıdır ve bu nedenle daha lezzetli olurlar. Olta balıkçılığı ile avlanan lüferler sürü dışında başıboş gezen balıklardır. Çok hareketli olduklarında yağ oranları düşüktür. Lezzetleri ağ lüferlerine göre daha düşüktür. Fakat olta lüferleri avlandıktan sonra ağ lüferlerine göre kendilerini hemen bırakmazlar. Tazeliklerini uzun süre korurlar.
Bir zamanlar Haliç’e kadar giren lüferi artık yavaş yavaş boğazda göremeyeceğimiz zamanlar yaklaştı. Lüferin korunması için yapılan çalışmaların tamamının desteklenmesi gerekir. Yapılan son çalışmalardan sonra Haliç’e bazı balıklar geri dönmeye başladı. Umudumuz bir gün lüferi Haliç’te görmek olsun.
1 yorum:
Bu güzel postla İstanbul Boğaz hayali ile akşama gel de kiremitte lüfer ve rakı yapma... teşekkürler!
Yorum Gönder