***
Paco Peña - Solea De Córdoba
***
Yaşamınızdaki her sorun,içinde bir armağan saklar!
Richard Bach
***
GECEDE
Kararmaya durdu mu ortalıklar
Büyük mor bir ışık yalın kat yüreğinde
Oysa birçokları yalnız gecede
Yaşar en ışıksız yerini bölünerek
Unuttuğu bir şey vardır başkalarının
Oysa bir yerlerde hepsini duyar
Üşür gecelerden bir ince yürek ..
*
Ama dağ başında bir yalnız diken
Ama tepelerde iri bir rüzgar
Yaşamazlar birçokları gecede
Karanlık gölgeler düşer yollara
Sonra geçip bütün korkulardan, karanlıklardan
Yiğitçe karşı koyar da bir ince yürek
Yansıyan duru ışıklar gibi iyimserliği
Geçer uzak güneşlerden, sulardan...
Ülkü TAMER
***
Seksenli yılların ortasında üniversite
öğrencisiyken “briç”e merak sarmıştım, Dört yıl boyunca neredeyse kahveden hiç
çıkmadım. Okula sadece sağdan soldan ders notu toplamak ve sınava girmek için
gidiyordum.
Ne yalan söyleyeyim, “king” ya da “üç-beş-sekiz” gibi oyunların müdavimiyken briçten acayip korkardım. Aman şöyle zor bir oyundur, böyle çetrefil bir iştir, herkes oynayamaz, falan. Ne var yani, briç işte, atla deve değil ya! Elinde kâğıt tutabiliyorsan, kamyon şoförleri gibi uzunca bir süre oturabiliyorsan senden âlâ “briççi” mi olur? Bu özelliklerine bir de muhakeme gücünü ve briç adabını eklersen, hah işte o en güzeli.
*
Bunları niye mi söylüyorum, korkmayın diye; briç öyle öğrenmesi çok zor bir oyun değildir. Bir gün, üç beş arkadaş kahvede boş boş otururken bizimkilerden biri, “Hadi gelin size briç öğreteyim” dedi. Yarım saat sonra kendimizi briç masasında bulduk. Kafa göz yara yara briç oynadık. ama bir şey başka türlü nasıl öğrenilir, Zaten kozun ne olduğunu kavrarsanız, hiç korkmayın, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
*
İşte böyle başladı briç tutkusu. Kahve kapanıncaya dek briç masasından kalkmazdık. Hatta kendi aramızda takım maçları yapmaya, ufak çaplı ikili turnuvalar düzenlemeye bile başlamıştık. Ama en güzeli de briç muhabbetiydi; saatlerce hiç bıkıp usanmadan bir el üzerine konuşuyorduk.
Pazar günlerini iple çekerdik. Şiar Yalçın’ın Cumhuriyet Pazar Eki’nde bir briç köşesi vardı, müptelasıydık. Problemlerin başlıkları divan edebiyatından bir dize olurdu genellikle. O problemleri çözmek bazen saatlerimi alırdı. 52 kâğıdı masaya yayar, o çetin cevizi kırmaya çalışırdım. Eğer biz çaylaklar yer oyunumuzu ve savunmamızı biraz geliştirebildiysek, Şiar Yalçın’ın sayesindedir bu.
Ne yalan söyleyeyim, “king” ya da “üç-beş-sekiz” gibi oyunların müdavimiyken briçten acayip korkardım. Aman şöyle zor bir oyundur, böyle çetrefil bir iştir, herkes oynayamaz, falan. Ne var yani, briç işte, atla deve değil ya! Elinde kâğıt tutabiliyorsan, kamyon şoförleri gibi uzunca bir süre oturabiliyorsan senden âlâ “briççi” mi olur? Bu özelliklerine bir de muhakeme gücünü ve briç adabını eklersen, hah işte o en güzeli.
*
Bunları niye mi söylüyorum, korkmayın diye; briç öyle öğrenmesi çok zor bir oyun değildir. Bir gün, üç beş arkadaş kahvede boş boş otururken bizimkilerden biri, “Hadi gelin size briç öğreteyim” dedi. Yarım saat sonra kendimizi briç masasında bulduk. Kafa göz yara yara briç oynadık. ama bir şey başka türlü nasıl öğrenilir, Zaten kozun ne olduğunu kavrarsanız, hiç korkmayın, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
*
İşte böyle başladı briç tutkusu. Kahve kapanıncaya dek briç masasından kalkmazdık. Hatta kendi aramızda takım maçları yapmaya, ufak çaplı ikili turnuvalar düzenlemeye bile başlamıştık. Ama en güzeli de briç muhabbetiydi; saatlerce hiç bıkıp usanmadan bir el üzerine konuşuyorduk.
Pazar günlerini iple çekerdik. Şiar Yalçın’ın Cumhuriyet Pazar Eki’nde bir briç köşesi vardı, müptelasıydık. Problemlerin başlıkları divan edebiyatından bir dize olurdu genellikle. O problemleri çözmek bazen saatlerimi alırdı. 52 kâğıdı masaya yayar, o çetin cevizi kırmaya çalışırdım. Eğer biz çaylaklar yer oyunumuzu ve savunmamızı biraz geliştirebildiysek, Şiar Yalçın’ın sayesindedir bu.
*
Yine de kahve briçiydi oynadığımız. Yani
konuşmalarımız tam bir felaketti. Elimizi anlatmanın yolunu bilmediğimiz için
sürekli çuvallıyor, yanlış kontratlarla uğraşmak zorunda kalıyorduk. Eğer
konuşmalarınız kötüyse yer oyununuz istediğiniz kadar iyi olsun, briçte şuradan
şuraya gidemezsiniz. Bizimkisi tam bir ‘saldım çayıra gerisini mevlam kayıra’
briçiydi. Deklarasyon bilgimiz kıttı, hatta hiç yok denecek kadar azdı. Cahil
cesareti işte, ağlanacak halimize bakmadan bir de takım kurup dörtlü takım
maçlarına gitmeye başladık; amatör bir takımın Süper Lig’de oynaması gibi bir
şeydi bu.
*
Sürekli yenilip kahveye dönüyorduk. Bir seferinde masamızdaki yaşlı bir kibitzer (briç sözlüğümde seyirci demek) şaşırtıcı bir biçimde maç boyunca hiçbir şeye maydanoz olmadı. Bilenler bilir, briçte yancılık yapan adamların çeneleri hiç kapanmaz, “Ya öyle mi oynanır, senin elin karo mu çıkar” türünden gıcık laflarla oyuncuların sinirini bozarlar. Gündelik briçin tadı tuzu işte bu kibitzerlerdir, O adam bir kez ağzını açtı, o da maç sonunda: “Çocuklar yarım asırdan beri briç oynarım, kusura bakmayın ama sizin kadar kötü deklere veren başka bir takım görmedim.”
*
Yerden göğe kadar haklıydı. Usta oyuncular ellerini çok güzel anlatıyorlardı, çünkü ortak bir sistemleri vardı. Kulaktan dolma bilgilerle peynir gemisi yürümüyordu. Ne yazık ki, hiç kaynak kitap yoktu. Bu alanda Türkiye tam bir çöldü. İşte tam bu sırada Şiar Yalçın, gene imdadımıza yetişti; onun Fransızcadan çevirdiği Beşli Majör kitabını okuduk da yol yordam öğrendik, dörtlü takımlar liginde maç kazanır hale geldik.
*
Şiar Yalçın’ın hakkı ödenmez. Türkiye’de briçin yayılıp sevilmesinde onun payı çok büyüktür. Edwin Kantar, Michel Lebel, Pierre Jais, Terence Reese gibi şampiyonların, Hugh Kelsey gibi büyük briç yazarlarının eserlerini dilimize kazandırması briçimize yaptığı en büyük hizmetti. Bir köy okulunda kütüphane kuran kişidir Şiar Yalçın. Onun ektiği tohumlar en sonunda yeşerdi de, son yıllarda briççilerimiz uluslararası arenalarda önemli başarılar kazandılar.
Heykeli dikilecek bir diğer isim de Erdal Sidar’dır; bu sinir küpü adam, onca imkânsızlıklara rağmen yıllarca dünyanın en iyi briç dergilerinden birini çıkardı. Ona da sağlık, afiyet diliyorum. Briç tarihimizin en büyük kahramanlarından biridir.
Fikret Doğan "Şiar Yalçın"
*
Sürekli yenilip kahveye dönüyorduk. Bir seferinde masamızdaki yaşlı bir kibitzer (briç sözlüğümde seyirci demek) şaşırtıcı bir biçimde maç boyunca hiçbir şeye maydanoz olmadı. Bilenler bilir, briçte yancılık yapan adamların çeneleri hiç kapanmaz, “Ya öyle mi oynanır, senin elin karo mu çıkar” türünden gıcık laflarla oyuncuların sinirini bozarlar. Gündelik briçin tadı tuzu işte bu kibitzerlerdir, O adam bir kez ağzını açtı, o da maç sonunda: “Çocuklar yarım asırdan beri briç oynarım, kusura bakmayın ama sizin kadar kötü deklere veren başka bir takım görmedim.”
*
Yerden göğe kadar haklıydı. Usta oyuncular ellerini çok güzel anlatıyorlardı, çünkü ortak bir sistemleri vardı. Kulaktan dolma bilgilerle peynir gemisi yürümüyordu. Ne yazık ki, hiç kaynak kitap yoktu. Bu alanda Türkiye tam bir çöldü. İşte tam bu sırada Şiar Yalçın, gene imdadımıza yetişti; onun Fransızcadan çevirdiği Beşli Majör kitabını okuduk da yol yordam öğrendik, dörtlü takımlar liginde maç kazanır hale geldik.
*
Şiar Yalçın’ın hakkı ödenmez. Türkiye’de briçin yayılıp sevilmesinde onun payı çok büyüktür. Edwin Kantar, Michel Lebel, Pierre Jais, Terence Reese gibi şampiyonların, Hugh Kelsey gibi büyük briç yazarlarının eserlerini dilimize kazandırması briçimize yaptığı en büyük hizmetti. Bir köy okulunda kütüphane kuran kişidir Şiar Yalçın. Onun ektiği tohumlar en sonunda yeşerdi de, son yıllarda briççilerimiz uluslararası arenalarda önemli başarılar kazandılar.
Heykeli dikilecek bir diğer isim de Erdal Sidar’dır; bu sinir küpü adam, onca imkânsızlıklara rağmen yıllarca dünyanın en iyi briç dergilerinden birini çıkardı. Ona da sağlık, afiyet diliyorum. Briç tarihimizin en büyük kahramanlarından biridir.
Fikret Doğan "Şiar Yalçın"
Zafer Ulusakarya nın bloğundan, kısaltılmıştır.
**
Cumhuriyet Gazetesi’nden:
Şiar Yalçın
25 Ekim 1924, İstanbul doğumlu olan Şiar
Yalçın, ilkokulu yine bu kentte English High School’da, lise öğrenimini Robert
Koleji’nde tamamladı. 1949 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun alan
Yalçın, bir süre Pınarhisar ilçesinde hâkimlik yaptı. Doktora öğrenimi için
Paris’e giden ve beş yıl Fransa’da kalan Yalçın, yurda dönüşünde sekiz yıl
süreyle İstanbul, Finike, Koyulhisar ve Kemah’ta savcılık yaptı.
*
1970 yılında, Akşam Gazetesi’nde yayımlanan yazılarından dolayı politika ile uğraştığı gerekçesiyle Yüksek Savcılar Kurulu kararıyla meslekten çıkarılan Yalçın, bir süre TRT’de çevirmen olarak çalıştı. 12 Mart döneminde tutuklanmasının ardından da bu görevine son verildi. Yalçın’ın yayınlanmış 50 kadar çevirisi bulunuyor. İngilizce, Fransızca, İspanyolca ile biraz da İtalyanca, Almanca, Latince ve Farsça bilen Yalçın; satranç, briç ve bulmacaya olan ilgisiyle tanınıyordu. Yalçın, briç konusunda Türkiye’nin önde gelen isimler arasında gösteriliyor.
*
Şiar Yalçın, bir dönem Cumhuriyet Gazetesi’nin pazar ekinde briç köşesi de hazırladı. Yalçın’ın briçle ilgili “A’ dan Z’ye Briç”, “Briçinizi Sınayın”, “Süper Beşli Majör”, “Şlem (Bütün Briççiler İçin)” ve “Yeni Beşli Majör” adlı kitapları bulunuyor. Türkçeye verdiği önem ve bu konudaki yazılarıyla da dikkat çeken Yalçın, “Doğru Türkçe” isimli bir de kitap kaleme aldı.
*
1970 yılında, Akşam Gazetesi’nde yayımlanan yazılarından dolayı politika ile uğraştığı gerekçesiyle Yüksek Savcılar Kurulu kararıyla meslekten çıkarılan Yalçın, bir süre TRT’de çevirmen olarak çalıştı. 12 Mart döneminde tutuklanmasının ardından da bu görevine son verildi. Yalçın’ın yayınlanmış 50 kadar çevirisi bulunuyor. İngilizce, Fransızca, İspanyolca ile biraz da İtalyanca, Almanca, Latince ve Farsça bilen Yalçın; satranç, briç ve bulmacaya olan ilgisiyle tanınıyordu. Yalçın, briç konusunda Türkiye’nin önde gelen isimler arasında gösteriliyor.
*
Şiar Yalçın, bir dönem Cumhuriyet Gazetesi’nin pazar ekinde briç köşesi de hazırladı. Yalçın’ın briçle ilgili “A’ dan Z’ye Briç”, “Briçinizi Sınayın”, “Süper Beşli Majör”, “Şlem (Bütün Briççiler İçin)” ve “Yeni Beşli Majör” adlı kitapları bulunuyor. Türkçeye verdiği önem ve bu konudaki yazılarıyla da dikkat çeken Yalçın, “Doğru Türkçe” isimli bir de kitap kaleme aldı.
2 yorum:
Teşekkürler, iyi Pazarlar...
Merhaba,
Her zamanki gibi güzel ve etkili çalışmalarınızdan yararlandım.
Hayırlı günler dileğiyle.
Yorum Gönder