Accolay, Jean Baptiste violin
concerto 1 for violin + orchestra
*****ŞİDDET
''Yeni Zelanda'nın Dunedin adlı kasabasında da bir çalışma yapıldı. Bu
çalışmada birkaç bin şahıs doğumlarından yirmili yaşlarına kadar incelendi.
Buldukları, şiddet uygulamaya meyilli olmakla bir bakıma ilgisi bulunan bir
genetik mutasyon yani anormal bir gendi; fakat bu genin taşıyıcısının aynı
zamanda çocukken ağır istismara maruz kalmış olması gerekiyordu. Diğer bir
deyişle, bu geni taşıyan biri çocukken istismar edilmediği sürece diğer
insanlara göre daha fazla şiddet yanlısı olmayacak, bilakis normal genli
insanlara göre daha az şiddet yanlısı olacaktır.
*
İnsanların şiddete eğilimini ahlaki değerlerle yargılamak gerçek bir zaman kaybıdır. Şiddetin ne sebeplerini anlamamıza ne de onu engellememize hiç yardımcı olmaz. İnsanlar bazen suçluları "affetmeye" inanıp inanmadığımı sorar. Buna cevabım şöyle: "Mahkum etmeye ne kadar inanıyorsam affetmeye de o kadar inanıyorum." Biz toplum olarak, ne zaman şiddeti çözümleme konusunu ahlaki bir "günah" gibi değil de kamu sağlığını veya önleyici tıp alanını tehdit eden bir sorun gibi görmeye başlarsak, ne zaman kendi bakış açılarımızı ve değerlerimizi değiştirirsek işte o zaman, şu anda yaptığımızın aksine şiddet seviyesini artırmak yerine azaltma konusunda başarılı oluruz.
*
Hayatımın kabaca son 40 senesini toplumumuzun ürettiği en vahşi insanlar üzerinde çalışarak geçirdim: katiller, tecavüzcüler ve bunun gibileri. Bu vahşete neyin sebep olduğunu anlamaya çalışırken fark ettim ki, hapishanelerimizdeki en azılı suçluların kendileri öyle büyük ölçüde istismara maruz kalmışlardı ki, çocuk istismarı terimini böyle vakalarda kullanacağım aklımın ucundan geçmezdi. Toplumumuzdaki çocukların sıkça gördükleri ahlaksız muamelenin boyutlarından hiç haberim yoktu. Gördüğüm en vahşi insanların kendileri geçmişte çoğu zaman kendi ebeveynleri veya sosyal ortamlarındaki diğer insanlar tarafında öldürülmeye çalışılmıştı ya da en yakın akrabaları başka insanlar tarafından öldürülmüş olan bir ailenin sağ kalan üyeleriydiler.
*
Eğer şiddeti önlemek için vurgulayabileceğim bir prensip varsa işte bu ancak "eşitlik" olurdu. Şiddet oranını etkileyen en belirleyici faktör toplumdaki eşitlik ve eşitsizlik değerleri arasındaki farktır. Şiddetin biyolojik olarak açıklanmasının nedenlerinden biri, bu hipotezin potansiyel bir tehlike olmasının sebebi, sadece insanları yanlış yönlendirmesi değil, gerçekten zarar verebilecek olmasıdır. Çünkü buna inandığınız takdirde kolaylıkla "Bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok" diyebilirsiniz. Bu durumda insanları şiddete yönelten yatkınlığı değiştirebilmek için yapabileceğimiz tek şey; onları cezalandırmaktır; kilit altında tutmak veya idam etmek. Ama insanları şiddete yöneltebilecek olan sosyal çevreyi veya sosyal şartları değiştirmek adına endişelenmemize gerek yok; çünkü "Bu son derece anlamsız".
*
Gandhi, "Şiddetin en ölümcül biçimi yoksulluktur." der. Bu kesinlikle doğrudur. Yoksulluk, tarihteki bütün savaşlarda ölenlerden çok daha fazla insan öldürmüştür; tarihteki bütün cinayetlerden daha fazla, bütün intiharlardan daha fazla.''
Zeitgeist/ Şiddet - James Gilligan “Felsefe Kulübü”
*
İnsanların şiddete eğilimini ahlaki değerlerle yargılamak gerçek bir zaman kaybıdır. Şiddetin ne sebeplerini anlamamıza ne de onu engellememize hiç yardımcı olmaz. İnsanlar bazen suçluları "affetmeye" inanıp inanmadığımı sorar. Buna cevabım şöyle: "Mahkum etmeye ne kadar inanıyorsam affetmeye de o kadar inanıyorum." Biz toplum olarak, ne zaman şiddeti çözümleme konusunu ahlaki bir "günah" gibi değil de kamu sağlığını veya önleyici tıp alanını tehdit eden bir sorun gibi görmeye başlarsak, ne zaman kendi bakış açılarımızı ve değerlerimizi değiştirirsek işte o zaman, şu anda yaptığımızın aksine şiddet seviyesini artırmak yerine azaltma konusunda başarılı oluruz.
*
Hayatımın kabaca son 40 senesini toplumumuzun ürettiği en vahşi insanlar üzerinde çalışarak geçirdim: katiller, tecavüzcüler ve bunun gibileri. Bu vahşete neyin sebep olduğunu anlamaya çalışırken fark ettim ki, hapishanelerimizdeki en azılı suçluların kendileri öyle büyük ölçüde istismara maruz kalmışlardı ki, çocuk istismarı terimini böyle vakalarda kullanacağım aklımın ucundan geçmezdi. Toplumumuzdaki çocukların sıkça gördükleri ahlaksız muamelenin boyutlarından hiç haberim yoktu. Gördüğüm en vahşi insanların kendileri geçmişte çoğu zaman kendi ebeveynleri veya sosyal ortamlarındaki diğer insanlar tarafında öldürülmeye çalışılmıştı ya da en yakın akrabaları başka insanlar tarafından öldürülmüş olan bir ailenin sağ kalan üyeleriydiler.
*
Eğer şiddeti önlemek için vurgulayabileceğim bir prensip varsa işte bu ancak "eşitlik" olurdu. Şiddet oranını etkileyen en belirleyici faktör toplumdaki eşitlik ve eşitsizlik değerleri arasındaki farktır. Şiddetin biyolojik olarak açıklanmasının nedenlerinden biri, bu hipotezin potansiyel bir tehlike olmasının sebebi, sadece insanları yanlış yönlendirmesi değil, gerçekten zarar verebilecek olmasıdır. Çünkü buna inandığınız takdirde kolaylıkla "Bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok" diyebilirsiniz. Bu durumda insanları şiddete yönelten yatkınlığı değiştirebilmek için yapabileceğimiz tek şey; onları cezalandırmaktır; kilit altında tutmak veya idam etmek. Ama insanları şiddete yöneltebilecek olan sosyal çevreyi veya sosyal şartları değiştirmek adına endişelenmemize gerek yok; çünkü "Bu son derece anlamsız".
*
Gandhi, "Şiddetin en ölümcül biçimi yoksulluktur." der. Bu kesinlikle doğrudur. Yoksulluk, tarihteki bütün savaşlarda ölenlerden çok daha fazla insan öldürmüştür; tarihteki bütün cinayetlerden daha fazla, bütün intiharlardan daha fazla.''
Zeitgeist/ Şiddet - James Gilligan “Felsefe Kulübü”
****
ZENGİNLERE
Ben kimim ki
sizleri ayıplayayım? Ey Zenginler,
Tıpkı sizlerin faydasız zenginlikle acılandığı gibi
Acılanmışım yoksullukla ben.
Tıpkı sizlerin faydasız zenginlikle acılandığı gibi
Acılanmışım yoksullukla ben.
Ezra
Pound (1885-1972, ABD) -
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
****
Ortaklığınızda Olmayan
(Dışarıdaki) Kartların İki Rakip Arasında
DAĞILIM YÜZDELERİ
İKİ KART DIŞARDA
1-1……..%52
2-0……..%48
ÜÇ KART DIŞARDA
2-1……..%78
3-0……..%22
DÖRT KART DIŞARDA
2-2…….%41
3-1…….%50
4-0….…%10
BEŞ KART DIŞARDA
3-2……..%68
4-1……..%28
5-0………%4
ALTI KART DIŞARDA
3-3……..%36
4-2……..%48
5-1……..%15
6-0……..%1
YEDİ KART DIŞARDA
4-3……..%62
5-2……..%31
6-1……..%7
7-0……..<%1
“emin yaykın- sorularda bric”
**
3.RENK NEDİR?
1. Açan 2 seviyesinde kendi rengini tekrar
ettikten sonra, cevapçının yeni renk getirerek yaptığı konvansiyonel bir
konuşmadır.
2. 4.renk ve checkback stayman’a
benzerliğiyle de tanınır.
3. Açanın elini açıklamasını ister.
Cevapçının Amacı:
a. 5’li majörüne 3’lü fit aramak.
b. 4–4 diğer majör fiti aramak.
c. 3. renkte durdurucu göstererek 4. renkte durdurucu sormak.
d. Şilem ilgisi için açanın
rengini gecikmeli tutmak, kendi rengini tekrar etmek.
e. Doğru kontratı bulmak.
“koycegizbric”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder