***
Satılmış özgürlüğe,
para denir.
Fyodor Dostoyevski
***
BLUES
Yağmurdan kaçarken
taşa tutuldum
Dönüp bakamadım bile
Şimdi kendi içine yağan bir bulutum
Kağıtlar yeşeriyor toprak yerine
Saçlarımı uzattım, aynayı kırdım
Deri ceketimi çıkardım sandıktan
Cebimde 20 yıl önceki sevgilimin resmi
O mu büyüdü, ben mi yaşlandım?
Gümüş tabakamı, köstekli saatimi
Bir blues ritmiyle kullanıyorum
Her sabah yeniden uyansam da
Naftalinli bir gençlik bu yaşadığım
İpsiz ruhum, sarsak, serseri
Otobanlarda sırtında heybesiyle
Cafelerde tuborg bira ve patates cipsiyle
Durdun bir yerde, çağını bekliyorsun
Dönüp bakamadım bile
Şimdi kendi içine yağan bir bulutum
Kağıtlar yeşeriyor toprak yerine
Saçlarımı uzattım, aynayı kırdım
Deri ceketimi çıkardım sandıktan
Cebimde 20 yıl önceki sevgilimin resmi
O mu büyüdü, ben mi yaşlandım?
Gümüş tabakamı, köstekli saatimi
Bir blues ritmiyle kullanıyorum
Her sabah yeniden uyansam da
Naftalinli bir gençlik bu yaşadığım
İpsiz ruhum, sarsak, serseri
Otobanlarda sırtında heybesiyle
Cafelerde tuborg bira ve patates cipsiyle
Durdun bir yerde, çağını bekliyorsun
Ahmet ERHAN
***
ORTAK OLABİLME
Yaşam ve insan
ilişkileri konusunda donanmış bir bilinç taşıyan kişi,
donanmamış bir
insana göre her koşulda daha etkin ve güçlü olacaktır.
İnsanların günlük
yaşamları, algılamaları doğrultusunda sürer gider.
Beyazı zemin
olarak aldığımızda siyah bir desen, siyahı zemin olarak gördüğümüzde beyazda
farklı bir desen olan resimler görmüşsünüzdür. Ya da yabancı dilde yazılmış,
size yaşamın sırlarını verecek bir paragraf eğer o yabancı dile sahip
değilseniz size hiçbir şey ifade etmeyecektir. Yaşamı paylaşan kişiler için de
bu geçerlidir.
Aynı resimde
birisi çok güzel bir kız görürken bir başkası yaşlı ve çirkin bir cadı olduğuna
yemin edebilir.
Bireyin kullandığı
zemin onun içsesini, içses de algılamalarını belirler.
Benzer zemine
sahip kişilerin algılamaları benzer olacaktır, farklı zeminlere sahip kişilerin
algılamaları farklılaşacağı için iletişimlerinde sorunlar çıkacaktır. Kişilerin
var olduklarını ve bizim de bunu kabullendiğimizi onları dinleyerek gösteririz.
Bir kareyi dörde
bölün:
Birinci parça hem
ortağın hem de bireyin seviyeleri reddettiği bölümdür.
Zemin korkudur.
İkinci bölüm,
birey, ortağın seviyesini reddederken ortak onu seviyeli görür.
Zemin hayal
kırıklığıdır.
Üçüncü bölümde
birey kendi seviyesine inanırken ortak inanmaz.
Zemin öfkedir.
Dördüncü bölüm ise
her iki taraf da seviyeli düzeye inanmaktadır.
Zemin huzurdur.
İkinci ve üçüncü bölümler dengesiz bölümlerdir ve denge
konumuna kavuşuncaya kadar çalkantı yaşanacaktır. Bu yeni denge korku zemini
olabileceği gibi huzur zemini de olabilir. Korku zeminin çok daha kolay
ulaşılan zemin olduğu, huzur zemininin yolu ise tarafların bilinçli ve istekli
olmasından geçtiği unutulmamalıdır.
17 Ekim 2010 Faik Falay, Cumhuriyet
17 Ekim 2010 Faik Falay, Cumhuriyet
3 yorum:
üzücü.. düşündürücü.. sorgulayıcı bir sayfaydı benim için..
Eline sağlık sevgili Alizafer..
Hoş paylaşımlar....
Durdun bir yerde, çağını bekliyorsun !!!
Yorum Gönder