Oskar
Merikanto - Valse a la Chopin
***Petrus Alfonsus:
Biri size bir
iyilik veya bir kötülük yaparsa ona aynı şekilde karşılık vermek için acele
etmeyin.
Böylelikle dostunuz dost kalmaya devam edecektir ve düşmanınız daha uzun süre korku içinde yaşayacaktır.
"Hiç kimse korktuğu kişiye katıksız sevgi duymaz."
Böylelikle dostunuz dost kalmaya devam edecektir ve düşmanınız daha uzun süre korku içinde yaşayacaktır.
"Hiç kimse korktuğu kişiye katıksız sevgi duymaz."
***
"Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlandıklarında bakacaklar. Onların gönlünü hoş tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden her zaman için öğrenebilecekleri şeyler var."http://www.cemalkondu.com/tr-TR/Home
Beni ölünce onun
yanaklarındaki gamzelere gömsünler. 'Oğuz Atay'
***
ESKİ BİR LETONYA MASALI
Çok eski zamanların birinde kötü bir adet
varmış. Yaşlılar artık iyice yaşlanıp işe yaramaz hale geldiklerinde ormana
götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan
yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları
belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını
evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış.
Bir gün yaşlılardan birini, ormana götürüp
bırakmak istemiş oğlu. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğlu ve küçük torun beraberce
ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış
ki, küçük torun oyuncak kızağını
dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp
almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da,
- Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında
seni neyle ormana götürüp bırakacağım." demiş. Oğul o an dönüp babasının ellerini
çözmüş. Alıp eve getirmiş. Samanlıkta saklayıp ona gizlice yemek vermeye
başlamış.
Bir süre sonra köyde hayvanlar arasında bir hastalık
yayılmış. Hayvanlar birbiri arkasından ölüyormuş. Samanlıktaki ihtiyar oğluna
şöyle demiş: "Hastalan iyilerden ayır. Şu otlardan ilaç hazırla.
Sağlıklılara da şöyle yap."
Oğlan ihtiyar babasının dediklerini yapmış. Gerçekten
de onun hayvanları arasında ölüm azalmış. Çoğu kurtulmuş. Bayram geldiğinde her
sene olduğu gibi, o sene de köy halkı kuranlar kesmeye başlamışlar. İhtiyar
oğluna şu öğüdü vermiş: "Köyde hayvan çok azaldı. Senin de fazla hayvanın
yok. Bu sene kurban kesme." Gerçekten de bir iki ay içinde bütün köy tarlalarda
çalışacak hayvan sıkıntısı çekmeye başlamış. Ama ihtiyarın öğüdünü dinleyen
gencin hayvanı varmış. İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile
kalmamış. Ama asıl sorun, tohumluk olarak kullanılabilecek kadar bile tahıl
olmamasıymış.
Tarlaya ne serpeceklerini, gelecek senenin
mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını bilemiyorlarmış. İhtiyar bu konuda da oğluna
öğüt vermiş:
'Yavrum, ahırın çatısı samanla doldurulmuştur.
Onları çıkar, yeniden döv. Oradan tohumluk buğday
çıkarabilirsin." Oğlu, ihtiyar babasının dediği
gibi yapmış. Köyde tohumluğu olan tek aile onlar olmuş. Bütün köy bu gencin
büyücü olduğunu düşünmeye başlamış. Herkesin işi kötü giderken, bu evde garip
bir şey kötülüklere bir çare bulunuyormuş. Evi gözetlemeye başladıklarında da
gerçek anlaşılmış. İhtiyar babanın hala orada olduğu ortaya çıkmış. Köylüler
genci krala şikayet etmiş. Kral önce yasalarını hiçe sayan gence kızmış. Ama
olup bitenleri dinledikten sonra iyi ve yerinde bir öğüdün çok şeyi değiştirebileceğini kabul edip,
ihtiyarlarla ilgili yeni bir kanun çıkarmış.
"Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlandıklarında bakacaklar. Onların gönlünü hoş tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden her zaman için öğrenebilecekleri şeyler var."http://www.cemalkondu.com/tr-TR/Home
*****
SONBAHARDA UNUTULMUŞ
Saat yedi buçuktu
sonbahardı
ve bekliyordum birini
önemli değil kim olduğu.
Benimle olmaktan bıkmış
zaman
ağır ağır terk etti
ve yalnız bıraktı beni.
sonbahardı
ve bekliyordum birini
önemli değil kim olduğu.
Benimle olmaktan bıkmış
zaman
ağır ağır terk etti
ve yalnız bıraktı beni.
Günün kumuyla, suyla,
ölüp giden hüzünlü bir haftanın
yıkıntısıyla
baş başa kalmıştım.
ölüp giden hüzünlü bir haftanın
yıkıntısıyla
baş başa kalmıştım.
“Neler oluyor? ” diye sordu bana
Paris’in yaprakları? “Kimi beklersin? ”
Paris’in yaprakları? “Kimi beklersin? ”
Ve bir kaç kez küçük düşürülmüştüm,
ilkinde bıraktığında beni ışık,
ondan sonra köpekler, kediler ve polisler.
ilkinde bıraktığında beni ışık,
ondan sonra köpekler, kediler ve polisler.
Çimde geceyi gündüzü bilmeyen,
yalnızca kışın tuzunu bilen
yalnız bir at gibi
yalnız bırakıldım.
yalnızca kışın tuzunu bilen
yalnız bir at gibi
yalnız bırakıldım.
Kaldım
yapyalnız ve bomboş,
en sondaki yapraklar ağladılar bana,
ve sonrasında
duydular göz yaşları gibi.
yapyalnız ve bomboş,
en sondaki yapraklar ağladılar bana,
ve sonrasında
duydular göz yaşları gibi.
Ne daha önce
ne de daha sonra
ansızın yalnız hissetmedim kendimi hiç.
Ve birini beklemekti buna yol açan –
anımsamıyorum,
çılgıncaydı,
uçucu,
ve birden yalnızlık yalnızca,
ki o an,
yol boyunca yitmişti
duygusu bir şeyin,
varlığının uzun bayraklarını yayan
bir şeyin gölgesi gibi ansızın.
ne de daha sonra
ansızın yalnız hissetmedim kendimi hiç.
Ve birini beklemekti buna yol açan –
anımsamıyorum,
çılgıncaydı,
uçucu,
ve birden yalnızlık yalnızca,
ki o an,
yol boyunca yitmişti
duygusu bir şeyin,
varlığının uzun bayraklarını yayan
bir şeyin gölgesi gibi ansızın.
Sonra kaçtım
o yalnız köşeden,
olabildiğince hızlı yürüdüm,
kaçarmışçasına geceden,
siyah ve yuvarlanan bir kayadan.
Söylediklerim önemli değil,
fakat bunlar başıma gelmişti
beklerken bir gün birini.
o yalnız köşeden,
olabildiğince hızlı yürüdüm,
kaçarmışçasına geceden,
siyah ve yuvarlanan bir kayadan.
Söylediklerim önemli değil,
fakat bunlar başıma gelmişti
beklerken bir gün birini.
Pablo Neruda - Çeviren:
İsmail Haydar Aksoy - “Estravagario”dan
****
DÖRDÜNCÜ RENK
FORSİNGİ VE GELİŞMELER
Ortaklar ellerini anlatma
için renkleri konuşurlar.
3 ayrı renk deklareler
içinde geçtikten sonra, 4. rengin konuşulmasına ayrı bir anlam yüklenmiştir.
Buna 4. renk denmektedir ve forsing olarak kullanılmaktadır.
4. renk forsingi çok amaçlı kullanılabilir.
4. renk forsinginin ne anlama geleceği, deklarelerin içinden yorumlanır.
Bir seviyesinde deklarelerde 4. renk forsingi olmaz.
Yani; 1♣ , 1 ♦ , 1♥,
deklaresine 1 ♠ deklaresi 4. renk değildir. Cevapçının 5 kart karo ve 4 kart
pik rengini, açıcı da (4 ,1, 4 ,4 ) rengini ve 4-4 pik fitini
natürel konuşarak bir seviyesinde başka türlü bulma olanakları yoktur. Ancak,
deklarenin devamında cevapçı, forsing konuşma yapacak bir dizi şansa
sahiptir.
4. renk, mutlaka ‘zon’ forsingidir. Güçlü bir el ve
bir önceki renginin en az 5 kart olduğunu anlatabildiği gibi , sanzatu oynamak
için, keser soran bir amaç için de kullanılabilir.
4. renk yapanın ortağı; 4.
renk yapanın mesajını iyi algılayıp, ona göre cevap vermelidir. Açıcının 4.
renge, o kademede sanzatu diyebilmesi için, 4. rengi durduruyor olması gerekir.
4. renk ilke olarak 12+ puanla yapılır.
Koz tutuşlarının olmadığı
durumlarda 4. renk, sanzatu oynamak için keser sorar. Açıcının 5-5 veya
6-5 bir renge sahip olması, bu kuralın istisnası olarak kabul
edilmelidir.
“yusuf ziya serifoglu”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder