***
Satılmış özgürlüğe,
para denir.
Fyodor Dostoyevski
***
SORUN ÇÖZME
Şiddet Üzerine
1972
yılının Haziran ayındaydı. Bir akşamüzeri, iş dönüşü, posta kutumda, Nürnberg
Polis Müdürlüğü’nden gelen bir zarf bulmuştum. Beni bir “görüşme”ye çağıran
kısa bir mektup vardı içinde. Ürkmüştüm doğrusu. Yurtdışındaki sol
örgütlenmelerin yoğunlaştığı, “12 Mart faşizmi”nin yaptırımlarına karşı
düzenlenen mitinglerin, yürüyüşlerin birbirini izlediği bir dönemdi.
Polis
müdürlüğünün girişinde bulunan danışma bankosunun arkasındaki resmi giysili
memur, uzattığım mektuba bir göz attıktan sonra bir arkadaşını çağırmıştı.
“Lütfen benimle gelin” demişti yeni gelen memur, “sizi bekliyorlar”
Korkmaya
başlamıştım. Herhalde sorguya çekeceklerdi. Sorgu sırasında gelebilecek
soruları düşünüyor, uygun yanıtlar arıyordum. Binanın geniş, taş merdivenlerini
dolana dolana üst kata çıkmış, uzun bir koridoru geçtikten sonra açık duran
büyük bir kapının önüne gelmiştik. Bir bekleme salonunu andıran geniş odanın
sağ tarafında bir masada oturan orta yaşlı bir kadın bizi görünce yerinden
kalkmış, yanındaki kapıyı açıp “Buyurun” demişti, “şefimiz sizi bekliyor.”
Polis
müdürü odasında yalnızdı. Beni görünce ayağa kalkmış, masasının üzerinden elini
uzatmıştı: “Hoş geldiniz!” Geniş masanın önündeki deri koltuklardan birine
oturmuştum. “Sizi uzun zamandır tanıyoruz.” Olabilirdi. Uzun yıllardır o kentte
yaşıyordum çünkü. O unutulmaz “68 Baharı”nı da o kentte karşılamıştım. Dernek
çalışmaları, örgütlenmeler, yürüyüşler, toplantılar. İki yıldır büyük bir
sanayi kuruluşunda görev yapıyor, bir yandan da siyasal çalışmalarımı
sürdürüyordum. Zaman zaman öne çıkmış, gizlisi saklısı olmayan bir yabancıyı
tanıması doğaldı polis müdürünün. Kahvelerimizi içerken, “Bir dileğim olacak
sizden.” demişti, “bir yardım dileği. ” Şaşırmıştım. Polis müdürü benden ne
dileyebilirdi ki? “Ajanlık” mı, yoksa “muhbirlik” mi önerecekti bana? Kanım
beynime sıçramıştı sanki. O ise öfkelendiğimi görmezlikten gelmiş, tam ağzımı
açacağım sırada ayağa kalkmıştı. “Yan odaya geçelim, lütfen!”
Yan oda
bir toplantı odasıydı. Odanın ortasında, altı kişinin karşılıklı oturduğu uzun
bir masa vardı. Polis müdürü beni odadakilerle tanıştırdı. Fen İşleri’nden bir
kent mimarı, Belediye Gençlik Dairesi’nden bir sosyolog, Nürnberg Şehir
Müzesi’nden bir tarihçi, polis müdürlüğünden bir psikolog, bir de Belediye Meclisi’nin
Sosyal Demokrat Grubu’ndan tanınmış bir yerel politikacı. Polis müdürü,
tanıştırma faslından sonra bana, “Arkadaşlarım sizi bilgilendirecekler” deyip,
odadan çıktı.
Masadakiler, yaklaşık bir buçuk saat boyunca fotoğraflarla, çizimlerle,
diyapozitiflerle bana, orta çağın çok önemli bir kent-krallığı olan Nürnberg’in
mimarı dokusunu, özellikle de tarihi yapıların neredeyse tümünde kullanılan
“kum taşı”nın bu doku içindeki öneminin anlatmaya çalıştılar.
Toplantıdan
sonra polis müdürü beni yeniden odasına aldı. “Bay Kavukçuoğlu” diyerek söze
başladı. “Genç arkadaşlarınız, püskürtme boyalarla kentin tarihi yapılarına
onarılamayacak ölçüde zarar veriyorlar, Sizin de biraz önce görüp dinlediğiniz
gibi kum taşı sıvı boyayı emiyor. Bir daha da çıkartılamıyor. Oysa bu güzel
kent hepimizin. Sizin, bizim, burada yaşayan herkesi. Bize yardım eder misiniz? Konuşur musunuz arkadaşlarınızla?”
Deniz Kavukçuoğlu - Cumhuriyet - 2005
***
OLMAYANIN YARARI
tekerleğin göbeğini
otuz çubuk bölüşür
ortasındaki deliktir
onu yararlı kılan
*
bir testi yaparsın
çamurdan
içindeki boşluktur
onu yararlı kılan
*
pencereler kapılar
oyarsın odaya
oyuklardır
onu yararlı kılan
*
olandan kâr gelir
olmayandan yarar
Lao Tsu
otuz çubuk bölüşür
ortasındaki deliktir
onu yararlı kılan
*
bir testi yaparsın
çamurdan
içindeki boşluktur
onu yararlı kılan
*
pencereler kapılar
oyarsın odaya
oyuklardır
onu yararlı kılan
*
olandan kâr gelir
olmayandan yarar
Lao Tsu
***
BRİÇ NEDİR?
Briç sadece bir kağıt oyunu değil, aynı zamanda insanı
hayata hazırlayan, düşünme ve hayal gücünü artıran bir araçtır. Bu nedenle de
uluslararası boyutta tanınan, belli bir yaşın üzerinde her yaşta oynanabilen,
insan zihnini zinde tutan ve geliştiren özellikleri yaygın olarak kabul
edilmektedir.
Briç de hayat gibi dinamiktir. İnsanların genleri,
aileden kaynaklanan farklı konumları ve içinde bulundukları çevre şartları
hayatta ulaştıkları konumlarda belirleyici olabiliyor. Briçte de hem her elin
dağılımında şans faktörü vardır, hem de rakiplerin davranışları konuşmaları ve
oyunu etkiler. Bu yönüyle de briç, hayata hazırlar.
Hayatta mutluluğu ve başarıyı etkileyen önemli
unsurlardan birisi de ortaklıklardır: evlilik, iş ortaklığı, takım arkadaşlığı
gibi. Briçte de başarıyı ve keyfi geliştiren faktörler arasında ortak ile
anlaşma ve uyum vardır. Bu yönüyle de briç, insanı hayata hazırlar.
İnsanlar hayatları boyunca, bazen aynı zamanda, farklı
konumlarda bulunuyorlar:
Çocuk, baba, çalışan, yönetici, işveren, vatandaş gibi.
Her konumdaki davranışlarının o konuma uygun olması toplumdaki etkinliklerini
artırıyor. Bir başka ifade ile yazılı olmasa da her konumun gerektirdiği
davranış biçimleri var. Briçte de aynı el, farklı konumlarda (açan, araya
giren, uyandıran ve bunların ortakları gibi) farklı konuşma gerektiriyor.
Hayatta bilgi sadece söylenenlerden değil, aynı zamanda
söylenmeyenlerden de edinilebilinir. Briç bu yönüyle de insanda düşünmeyi,
hayal kurmayı ve söylenmeyenlerden de bilgi çıkarımları yapabilmeyi geliştirir.
İnsanlar arasında en iyi anlaşma yollarından birisi de
müzik ve karikatürdür. Çünkü, farklı lisanları konuşanlar tarafından bile
kolayca anlaşılabilir. Briç de çok az bir kelime hazinesiyle farklı
kültürlerden olanların anlaşmasını sağlayarak, insanların birlikte keyifli
zaman geçirerek dostluklar kurabilmelerini sağlar.
Hayatta başarıyı getiren unsurlardan birisi de bilinçli
bir disipline sahip olmaktır. Briçte de elin ve ortaklığın gücüne göre konuşma
ve oynama disiplinine sahip olmak başarının gereklerinden birisidir.
Hayatta başarının şartlarından birisi de bilinçli risk
alabilmektir. Risk alamayan kazanamaz. Briçte de empas gibi bilinçli risk alma
durumlarını değerlendiremeyenler veya gerektiğinde batışı göze alarak
oynamayanlar kazanamaz.
Düzenli olarak pratik yapmak, hayatta yetkinlikleri
geliştirmenin en etkili yoludur. Briç de düzenli olarak oynandığında konuşma ve
oynama becerilerini artırır.
Rekabet, kıyaslama ve öğrenme fırsatları yaratarak
gelişmeyi sağlar. Briç de sağladığı rekabet ortamı ile, insanları zihinsel ve
davranışsal gelişimine katkıda bulunur.
Toplumsal hayat kurallara uymayı gerektirir. Kuralların
rasyonel nedenleri olması ise onlara uyumu artırır. Briç için de geçerli olan
bu durum, insana hem kural koyarken rasyonel olmayı, hem de kurallara uymayı
öğretmesiyle de insanı hayata hazırlar. Briçte de, hayatta da karşındakine
saygı göstermek, oyunu ve hayatı zenginleştirir.
Özetle, briç sadece keyifli bir oyun değil, aynı zamanda
insanın hayatta başarı için gerekli yetkinliklerini de geliştiren bir araçtır.
Dr. Argüden
1 yorum:
Hikaye ve şiir harika yine.
Selamlar,
Yorum Gönder