Eduard Strauss - Hectograph, Polka
schnell, op. 186
***
YAKLAŞIM FARKI
Profesör,
fakültenin en iyi iki öğrencisini kutlarken bir soru yöneltmiş:
- Eşkenar bir üçgenin iki köşesindesiniz. Üçüncü köşede de büyük bir ödül var. Yaklaşma kuralı ise; her hareketinizde kalan mesafenin yarısı kadar ilerleyip bir saniye durmak.
Başla komutundan sonra biri derhal harekete geçmiş ama diğeri yerinden bile kıpırdamamış. Profesör yerinden kıpırdamayana sormuş, o da:
- Bu kurala göre sonsuza kadar çabalasanız bile amaca ulaşmak mümkün değil, diye cevap vermiş.
Bu kez hoca diğerine yönelmiş:
- Peki sen bu basit gerçeği bilmiyor musun, neden koşturup duruyorsun?
Öğrenci mutlu bir ifadeyle şöyle cevap vermiş:
- Tabii ki sonsuza kadar uğraşsam da ulaşamam, ama yeterince yaklaşabilirim.
"denizce"
- Eşkenar bir üçgenin iki köşesindesiniz. Üçüncü köşede de büyük bir ödül var. Yaklaşma kuralı ise; her hareketinizde kalan mesafenin yarısı kadar ilerleyip bir saniye durmak.
Başla komutundan sonra biri derhal harekete geçmiş ama diğeri yerinden bile kıpırdamamış. Profesör yerinden kıpırdamayana sormuş, o da:
- Bu kurala göre sonsuza kadar çabalasanız bile amaca ulaşmak mümkün değil, diye cevap vermiş.
Bu kez hoca diğerine yönelmiş:
- Peki sen bu basit gerçeği bilmiyor musun, neden koşturup duruyorsun?
Öğrenci mutlu bir ifadeyle şöyle cevap vermiş:
- Tabii ki sonsuza kadar uğraşsam da ulaşamam, ama yeterince yaklaşabilirim.
"denizce"
***
AY
Sessiz arkadaşlığı ayın eşlik ediyor sana,
dalgın gözlerinin bugün toza dönüşmüş
bir bahçe ya da avluda onu son kez çözümlediği
-zamanın derinliğinde yitip gitmiş- o akşam
ya da geceden bu yana. Son kez mi?
Biliyorum, biri çıkıp şöyle diyebilir
günün birinde sana, tam da gerçeği söyleyerek:
Parlak ayı görmeyeceksin artık, tükettin
yazgının sana bağışladığı fırsatların
toplamını.
Tüm pencerelerini açsan da dünyanın, boşuna.
çok geç artık. Onu bulamayacaksın bir daha.
Yaşamımız boyunca keşfeder ve unuturuz
o alışılmış güzelliğini gecenin. Biliriz,
göktedir hep ay. Oysa iyi bakmak gerekir ona.
Kim bilir, belki de sonuncusudur!
Jorge Luis Borges
*****
TAKIM BRİCİ
Sivil hayatta da
uygulanması zorunlu bazı kavramları askerlik bize öğretir. İnsanların pek azı
bu kavramları anlar ve uygular. Her zaman boş kalması gereken acil durum
şeridini kendi yolu olarak kabul edip giden sürücüye yanlış yaptığını söylemek,
sivil hayatta çok sık rastlanmaz ama askerlikte benzer bir olay karşısında buna
mecbursunuz.
*
Bir takımsanız ve
takımın başarısı için ter döküyorsanız kimse “sana ne, sen kendi işine bak”
diyemez. Briçte takım olmak, disiplin ve herkesin
üstüne düşeni en başarılı bir şekilde yapmasıyla sağlanabilir. Masada
rakiplerinize karşı savaş verirken içerideki odada arkadaşlarınızın “ne yapayım
içimden öyle geldi” brici oynaması, takım ruhunu zedeleyecektir. Önemli olan
takımın başarısıdır ve herkes takımın başarısı için bireyselliğini aşmak
zorundadır.
*
Takımı oluşturan
bireylerin kendi bireysel çıkarı veya başarısı için takımın değerlerini ya da
başarısını göz ardı etmesi o bireylerce oluşturulan topluluğun takım olma
yolunda daha çok çalışması gerektiğini gösterir. Briç oynarken her zaman sizin
kafanıza veya değerler sisteminize çok yakın bir ortağınız olmayabilir ancak
takımınızın başarısı için masada tüm bireysel ilke ve değerlerinizi bir yana
bırakıp takım olmaya mecbursunuz.
*
Dünyanın bir
numaralı ortaklığı arasında gösterilen Amerikalı Meckstrott-Rodwell çiftinin
briç dışında birlikte bir lokantada yan yana yemek yemeğe bile sıcak
bakmadıkları anlatılınca hem hayret ettim hem de takım olabilmenin ne kadar
önemli bir olgu olduğunu düşündüm.
02 Ekim 2005 Faik Falay, Cumhuriyet
02 Ekim 2005 Faik Falay, Cumhuriyet
1 yorum:
Hayatta başarının takım oyunu ile gerçekleştiği olgusuna, örgütlenme olgusunu da düşünerek, nesnel bir yaklaşım yapmak istedim. Teşekkürler
Yorum Gönder